Cevikce / Haber ayrıntısı

Yazmayi sürdürecegim, LÂKIN !

1961 yilindan bu yana 55 yildir, gazetelerde makale (köse yazisi) yaziyorum.
 

Ilk yazim, Vatan Gazetesi'nin önde gelen yazarlarindan Burhan Arpad’in kösesindeki bir yanit açiklamamdi. Sonra 1964’de Devlet Planlama Teskilati'nda (DPT) çalismaya basladigimdan itibaren araliklarla Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde, çoklukla ekonomik kalkinma ve ekonomi politikasi üzerine özel yazilarim yayinlandi. 1973’de milletvekili seçildikten sonra da bakanlik dönemlerim disinda yine bu iki gazetede ve yine ayni konularda araliklarla yazilarim çikti. 1980 darbesinden sonra ise, daha çok siyasal konularda yazmayi sürdürdüm. 1999’da meclis içinde eylemli politikayi biraktigimdan beri önce NTV’nin internet gazetesinde, 2003’ten 29 Mart 2014 yerel seçiminden bes gün öncesine kadar da Vatan Gazetesi'nde, haftada bir köse yazisi kaleme aldim. Basliginda, o seçimde CHP’nin Istanbul Büyük Sehir Belediye Baskan adayi Sarigül’ün adi var oldugundan, birilerinin(!) sikâyeti üzerine, zaten yön degistiren gazetenin yönetiminin baskisiyla, o günkü yazim yayindan kaldirildigi gibi arsivim de silindi. O tarihten bu yana yerel olmakla beraber, sosyal medyada ilgi gören Bigazete’de yine haftalik olarak yazmayi sürdürüyorum. 55 yil önceki ilk yazimdan düne kadar hep, sosyal demokrat ekonomik ve siyasal görüs ve düsüncelerime bagli kaldim. Dolaysiyla, sadece iktidardaki parti ve onun liderini degil, yeri geldikçe ana muhalefet partisini ve liderini, kendimce yanlis ve eksik buldugum konuda, kisilik haklarina hiçbir zaman dokunmadan, bazen sert bir üslupla da olsa elestirdim. Çünkü gördügüm, ögrendigim ve anladigim kadariyla, bizim gibi ekonomik ve politik bakimdan henüz çagdas ülkeler düzeyine erismemis ülke aydininin, resmen sorumlu ve yetkili konumda olmasa da, halki ve ülkesi için, “dogru - hakli - gerçek ve iyi” yönde elestiri ve öneri yapma sorumlulugu vardir. Yeter ki nedenli, nesnel, yerinde, zamaninda ve de “amaçli” olsun. Örnegin ben, 1999 seçiminde CHP meclis disinda kaldiginda, partinin o tarihe kadar hep en sorumlu konumunda olanlardan biriydim. Bulundugumuz konumdan ötürü, birlikte ayrilmamiz gerektigine inandigim ve yillarca yardimcisi olmaktan onur duydugum Genel Baskanimin bir süre dinlenmesi konusunda israrli olmustum. Ayrildi ama zamansiz geri döndü ve biraktigi yerden ayni politikayi hemen hemen ayni kadroyla sürdürdü. Hem kendisi, hem parti ve hem de genel politik gidis açisindan yanlis gördüklerimi, nedenleriyle yillarca ve israrla yazdim. Ta ki, 2010’da karsilasilan üzücü olay dolaysiyla Genel Baskanin ayrilmasina kadar. Geldiginde yeni Genel Baskan için herkes gibi ümitlenmistim. Ilk kurultayinda vaat ettigi halde, kendi deyisiyle “anlamli bir basari” gösteremedi. Daha çok içe dönük rüzgârlarin etkisinde kaldigi için O’nu da elestirdim. Bu günlere geliste yasamsal bir dönüm firsati olan, 7 Haziran 2015 seçim sonuçlariyla ilgili yazimin özetini animsatmak istiyorum: “CHP degil 14, hiç kosulsuz ve bakan sayisi pazarligi yapmadan AKP ile koalisyon kurmalidir. Yoksa seçim yenilenirse bilinsin ki, bu kez seçim 7 Haziran gibi olmayacaktir. Ama ben sunu görebiliyorum, en çok zora girecek olan, demokrasi yolculugumuz ve CHP olacaktir”. Elbette, özellikle 2007 seçiminden sonra, laik demokratik cumhuriyet ilke ve hedeflerinden açik sapmalar basladiginda, öncelikle ve daha sik olarak Iktidar Partisini ve Liderini elestirmekte, asla duraksamadim. Yillarca, herkesin, hepimizin etkisi altinda kaldigi çok, hem de çok vahim ve degisik olaylar yasadik. Yine de her kosulda düsündüklerimi yazmayi, sanki tasin altina elimi koymusçasina, ülkeme ve halkima karsi sorumlulugum olarak ve elbette görev bilincimin geregini yerine getirme doyumuyla sürdürdüm. Ve yine yazarken, yukarda belirttigim gerekçelerimden biri ve bence en önemlisi, bir “amacim” olmasiydi; O da, “elestirilerimin ve önerilerimin çok küçük te olsa yanki bulmasi, sonuç vermesiydi”. En azindan ben o umudu tasiyarak, heyecan ve özgüvenle yaziyordum. Bu kez ülkemin karsilastigi durum aklimda, iç dünyamda ve hatta sezgi gücümde, anlayamadigim ve tanimlayamadigim bir karanlik ve karamsarlik yaratti. Iki haftada o denli akillara sigmaz ve hayal bile edilemeyecek olaganüstülükler gördük ve duyduk ki ve öyle seyler yazildi, çizildi ki; artik benim toplumsal, siyasal ve hukuk konularinda akil yürütme yetenegim donmus durumda. Yani bu üç konuda yazmakla, çok küçük de olsa bir yanki bulma umudum kalmadi. Hemen, bir yanlis algiyi düzeltmek isterim. Bu 55 yil boyunca benim gibi sosyal demokratlar (özellikle CHP’de sorumluluk ve yükümlülük tasimis olanlar), daha önce yasanan hiçbir olayda, bu günkü kadar hakli, tertemiz, özgüvenli ve gururlu olmadik. Asla hesap sorulamaz ama hesap sorabilir durumdayiz. Ancak zaman, kutuplasmayi, kirici tartismayi, dalasmayi ve politik kavgayi bir yana birakip, özellikle daha önce benzeri görülmemis ve hatta “tahmin edilemez ölçüde kirilan, parçalanan laik demokratik hukuk devleti” yapimizi yeniden temellendirmek için akil ve güç birligi yapmak zorundayiz. Bu anlayisla toplumsal ortamin, çagdas anlamda insan haklarina dayali ve demokratik hukuk kurallarinin yeniden yasanir duruma gelmesine kadar; daha çok, en iyi bildigime inandigim basta gelir dagilimi sorunumuz olmak üzere, sosyal ve ekonomik konularda yazma çabami sürdürecegim.

Tarih: 1.08.2016 23:51:36

Okunma : 433

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır