Cevikce / Haber ayrıntısı

Dogru ve Gerçek olan

Dedim ya, “artik politika degil ekonomi yazacagim” diye.
 

Ekonomi dediysem de, öyle borsayi, günlük para hareketlerini ya da is adamlarimizin zenginlik siralamasini kastetmedim. Geçen hafta yazdigim gibi benim bildigim ekonomi, ülkenin ve çalisanlarin asi ve isidir. Yani ülkemin mal ve hizmet üretimi ve ailelerin mutfagi ve issizlik (üretim ve istihdam) sorunudur. Iste Yenikapi bulusmasini da bu gözle okumaya ve yorumlamaya çalistim. Ilkin, ülkenin ekonomisinin yarini için bu “gösteri” hem içerde hem de disarda, pahasi biçilmez bir reklam oldu. Hem katilimin nicelik açisindan olaganüstülügü, hem de irk, din, siyasi görüs, isçi, isveren, yazar, çizer, sanatçi, Ardahanli-Marmarisli, Marasli-Edirneli, köylü-kentli her farkli alt kimligin bir arada olusu, “kanli kalkismanin” iç ve özellikle dis dünyadaki karar vericiler üzerinde yarattigi gölgeyi kaldirdi. (2000 krizinin görünür nedeninin, “Cumhurbaskani Ahmet Necdet Sezer’in, Anayasa kitapçigini Basbakan Bülent Ecevit’in yüzüne firlatmasi” oldugunu ve krizin etkilerinin yillarca sifirlanmadigini, animsatirim.) Iki yildan beri, özellikle Suriye’deki batakliga bulasmis olmamiz yüzünden çok siklasan ve ‘panik yaratan’ olaylar (son Gaziantep katliami gibi), para piyasalarinda gecelik hizli inis çikislara neden oldu ama olumsuz tahminlere karsin, genel ekonomik durumumuz yani mal ve hizmet üretimimiz ve mali dengelerimiz, göreceli olsa da istikrarini korudu. Ne var ki, 15 Temmuz kalkismasi, birakin iki yili, yarim yüz yildir olan darbe, müdahale, hatta araliklarla tirmanan teröre bagli siddetli bombalamalar ve toplu can kayiplariyla karsilastirilmayacak farklilikta ve boyutta bir olaydi. Gittikçe ortaya çikan bilgilere göre silahli kuvvetlerde, iç güvenlikte, yargida ve egitimde sanilanin çok ötesinde tabani olan ve uzun süredir üzerinde çalisilan ve ülkenin ve milletin bütünlügünü hedef alan, deyim yerindeyse, bir “iç savas” kiskirtmasiydi. Dolaysiyla, genel ekonominin 2000 krizi gibi derin bir çöküntüye düsecegi beklendi. Olmadi ama üst yönetimdekiler bu durumu, her zamanki gibi propaganda konusu yapsa da, piyasalarin bir-kaç günde 15 Temmuz öncesi çizgisine dönmesini AKP’nin son on yildaki hizmetlerine baglamak, dogru degil, gerçek te hiç degil. Dogru ve gerçek olan, daha 2002 seçimini kazandiginda AKP, sulama sorununu çözmüs, verimligi artiran her türlü mekanik ve kimyasal destegi saglanan bir tarim sektörü devir almisti. 20. Yüzyil'in ikinci çeyreginden buyana, vasifli insan ve sermaye kitligina karsin, Alt yapi, Enerji, Ulasim, Iletisim, Imalat sanayii ve Hizmet sektörlerinde yapilan yatirimlar sayesinde, 21. Yüzyil'in basinda Türkiye ekonomisi, her bakimdan uluslararasi pazarda, rekabet edebilir bir düzeye çikmisti. Yine, 21. Yüzyil'in basinda Türkiye'miz, kalkinmanin ilk kosulu olan egitilmis, yetismis ve uzmanlasmis insan (beyin) gücü açisindan her alanda kendisine yeter, hatta disa veren bir ülke olmustu. Ve... Hiç akildan çikarmayalim ki, övündükleri köprü, hava alani, liman, çiftyol benzeri reklam konusu yatirimlar, AKP iktidarindan önceki dönemlerde devlet hazinesinin gücüyle kurulup ve gelistirilen yüzelli dolayinda Kamu Kurulusunun, özellestirme adi altinda, hem de degerinin altinda fiyatla satisiyla finanse edilmistir. Kalkismadan üç gün sonra, yansiz Uluslararasi Kredilendirme Kuruluslarinin Türkiye ekonomisi için yayinladigi, “yatirim yapilabilir” raporlari, yillarin birikimine dayanmaktadir. Gelelim bireylerin ekonomik durumu açisindan, olayin yansimasina... Önce bir gerçegi herkesin görmesi gerekir. Yenikapi’ya giden kitle, tam anlami ile her bakimdan “karisik” bir kalabalikti. Ama hiç kusku yok ki, büyük çogunlugu, içinde Cemaat sempatizani da olan genç-orta kusak AKP’lilerdi. Yarim yüzyillik Anadolulu bir politikaci ve özellikle bu tür meydanlarda bir ömür tüketmis biri olarak, iddia ile diyorum ki, Kayseri’den batiya dogru hemen bütün illerden ve Trakya’dan gelen bu partili çogunlugun orada olma ve gözükme nedeni, AKP sayesinde elde ettikleri maddi olanaklara sahip çikmakti. Bunu söylerken en ciddi belgesel dayanagim da, Cumhurbaskani Erdogan’in, olayin ertesi günü TRT ‘de yaptigi söylesisindeki su sözleridir: “Halkin size böylesine sahip çikacagini bekliyor muydunuz?”. Cumhurbaskani'nin yaniti, “millet aslinda kendi hakkina sahip çikti. Çünkü on dört yildir bizim yaptigimiz hizmetler sayesinde halkimiz, bu gün özellikle ekonomik açidan geçmiste olmadigi kadar, imkânli ve rahatlik içinde, bu sebeple maddi açidan elde ettigi bu hizmete karsilik, canlarini ortaya koyarak bize sahip çikmalarini çok manidar buluyorum…” Sayin Cumhurbaskani'nin bu mealdeki sözlerinin tek cümleyle özeti, “bu olayda, sonucu belirleyen direnisinin temelinde, halkin asini ve isini koruma içgüdüsü ve iradesi vardir”. Bütün arastirmalar, seçmen sandikta, diger nedenlerin çok üstünde ve büyük oranda ekonomik gerekçelerle oy kullanir. Bu en zengininden en yoksuluna kadar, her ülke ve her gelir grubu için seçim sonuçlariyla belgelenmis bir gerçektir. Bu gün seçim olsa kimi arastirmaciya göre AKP, yüzde 60’lar düzeyinde oy alir! Öyle ya da degil ama bir kere, bu gün seçim meçim yok. Sonuçlari simdiden görülemeyecek bir seçim büyük olasilikla olagan tarihinde, 2019’da olur. Bu gün halk durumundan memnun gözükse de, hala gelir dagiliminda, en adaletsiz ülkelerin basindayiz. Daha önemlisi, nüfusun büyük bölümü, asgari geçim sinirinda bir gelirle idare eder durumda. Dahasi bu aileler, uzun döneme yayilmis olsa da, omuzlarindaki “borç yükü” yüzünden stres altinda, huzursuz ve mutsuzlar. Bu nedenle Ana Muhalefet Partisi'nin, 2019’da olacagi gözken seçime hazirlik olarak simdiden, seçmenin duygusalligini alabildigince istismar eden bu sahte gündemi, halkin somut ekonomik yani as ve is sorunlarina döndürmesi gerekir. -

Tarih: 31.08.2016 20:52:40

Okunma : 420

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır