Cevikce / Haber ayrıntısı

Bu, BIZ’im de Gerçegimiz

"BEN demek, dogustan insanin özündedir; ona BIZ demeyi ögretmek gerek”
 




(Eski bir atasözü). Bu sözden “kapitalizmin” dünyaya niye egemen oldugu, daha iyi anlasiliyor. Kapitalizmin özünde “bireycilik” yani “ben” gerçeginin yattigi bilinir. Kapitalizmin babasi olan Adam Smith. “Uluslarin Zenginligi” kitabini 1776’da yazmisti. O kitabinda Smith, uluslarin zenginliginin kaynaginda, “bireyin zengin olma hirsinin” belirleyici unsur oldugunu söyler. Daha sade bir dille, “bireyin kâr hirsi” ne kadar kuvvetli olursa, bireylerden olusan ulusun da zenginligi o kadar artar varsayimi, bilimsel kapitalizmin dayanagidir.

Adam Smith'den yaklasik yüzyil sonra Karl Marx, bireyin kâr hirsi ile toplumun zenginlesmesi yerine, sermaye sahibi bir azinligin zenginlestigini ve bu süreçte üretimin asil sahibi olan emekçilerin sömürüldügünü söylemisti. Bu yüzden ünlü kitabinin adini "Kapital" koyan Marx, emegi ile katma degeri yani geliri yaratan isçilerin devrimle patronlarin elinden fabrikalarini alacaklarini ve üretim araçlarinin tümünü "bireyin mali" olmaktan çikarip "toplumun mali" yapacaklari savini ileri sürmüstü.

Gerçekten de, son yüz elli yilda kitalar boyutunda savaslara ve milyonlarin canina neden olan, ugurunda çok kan akitan insanligin "temel çeliskisi", iste bu "Birey mi? Toplum mu?" ayriligindan kaynaklanmistir. Ancak simdilik dünyanin genel fotografi, sanki bireycilerin (kapitalizmin) kazandigini gösteriyor. Bu fotografin kalici bir gerçek mi, yoksa fotomontaj mi oldugunu zaman gösterecek.

Savaslarin yerini terörün almasi bence bu çeliskinin bitmedigini, güç dengesinin yoksullar aleyhine bozulmasindan dolayi sekil degistirdigini gösteriyor. Birlesmis Milletler (BM) istatistikleri, özellikle bizim gibi gelisen ekonomilerde, gelir dagilimi uçurumunun her yeni on yilda, çok daha derinlestigini belgeliyor. Dünya nüfusunun çok, çok küçük bir azinligi (güvenilir arastirmalar 2010’dan sonra bu azinligin 500 uluslar üstü firma oldugunu gösteriyor), sermayenin en büyük payini eline geçirdigi için, öteki asil büyük çogunlugu, acimasizca sömürmektedir. Hizli teknolojik gelisme, aradaki farki ve çeliskiyi daha da artirmistir. Çünkü birey zenginlestikçe teknolojik gücünü artirma olanagi buldu. Gelisen teknoloji ise zenginligi artirirken sermayenin az sayida ve belli ellerde (bireyde) toplanmasina neden oldu. Bu durum son elli yilda bir kisir döngüye dönüstü. Sonuçta, en zengin ülkelerin kendi içinde bile "gelir dagilimi" olaganüstü bozuldu. Bugün Amerika'da, nüfusun yüzde bes en zengin kesimi, ulusal gelirin yüzde ellisinden fazlasini aliyor. Dünya nüfusunun yüzde yirmi besinden çogu yani iki milyar dolayinda insan günde bir dolar dolayinda bir gelirle yasamaya çalisiyor. Yoksulluk siniri, ülkelere göre degisse de ortalama günde kisi basina on dolar oldugu kabul edilirse durumun "korkunçlugu" daha iyi anlasilir.

Terörün "dinî temele" oturmasinin asil nedeni de bence budur. Dinler, önce insanlar arasinda var olan "açlik-tokluk" dengesizligini yok etmek için yani "Ilahî adalet" için gelmistir. Geçen hafta yazimin basligina aldigim "Biri yer biri bakar, kiyamet ondan kopar" atasözünün, bütün dillerde var olmasi, bu nedenle bir rastlanti degildir. Moskova’da sosyalizm basarisiz olup, dünya kapitalizmin eline düseli (küresellesmeye yarim zaman kala), yani 1980 öncesinde "BIZ" demeyi ögrenen iki kusak (TBMM Baskaninin kinini ve küfrünü kustugu Che Guevara’nin kusagi), kapitalizmi neredeyse yenecekti. Ne var ki, “BIZ” idealinin coskun yürekleri, "BEN" diyen teknolojik aklin, olaganüstü silah gücüyle bas edemediler.

Bugün insanlik, teslim olmaya zorlandigi küresel kapitalizmin karsisinda yeni bir yol ariyor. Bu yol bulunmadikça, "terörün" üstesinden zor gelinir. Ama uzun tarihin ögrettigi odur ki, er ya da geç "BIZ diyen çogunluk, BEN diyen azinligi" yener. Yeter ki bu basari, barisçi yollardan gelsin.

Tarih: 4.09.2016 16:55:08

Okunma : 431

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır