Cevikce / Haber ayrıntısı

“AYAZ’A” dönüsür mü?

“Seçimde mevcut sisteme göre siz hükümeti seçemiyorsunuz,
 

sadece meclisi seçiyorsunuz. Kim bakan olacak kim basbakan olacak buna karar veremiyoruz. Sonra orada ‘abidik gubidik’ bir takim isler oluyor. Bir bakiyorsunuz hiç aklimiza gelmeyen biri Basbakan olmus." Bu sözleri basbakanlik koltugunda oturan Binali Yildirim, 2017 yilinin Mart ayinin 3’ünde, Türkiye Cumhuriyeti’ni çagdas uygarlik düzeyinin kapisina getiren Demokratik Parlamenter Rejim'i kötülemek için söylüyor. Seçmene diyor ki, simdiye kadar seçtiginiz milletvekillerinin arasindan birileri, abidik gubidik yollarla basbakan oldular. Kimmis bu basbakanlar, siralayalim: Adnan Menderes, Ismet Inönü, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdogan, Ahmet Davutoglu ve en son da bu sözleri sahibi Binali Yildirim. Artik 16 Nisan Halk Oylamasi öncesi gelinen manzaraya bakin ki, Basbakanlik koltugunda oturan bir politikaci, Demokratik Parlamenter Rejim'i, Tek Adam Rejimi'ne dönüstürmeye azmettirilmis, traji-komik bir duruma düsebiliyor. Türkiye Cumhuriyeti halki, Basbakanlik koltugunda oturan bir politikacinin agzindan, ilk kez böylesi(!) laflar duyuyor. 16 Nisan’da çikacak sonuçtan endiseye kapildikça, bakalim daha ne laflar edecekler? Bu gün demokrasinin besigi olan Avrupa’da, Ingiltere basta olmak üzere diger büyük devletlerin hemen tamaminda parlamenter rejim var. Yani yasama yetkisini halkin seçtigi milletvekillerinden olusan meclisler, yürütme yetkisini de yine o meclislerden güvenoyu alan Basbakan’in Kabinesi (Bakanlar Kurulu) üstleniyor. Ingiltere, Almanya, Fransa… Avrupa’nin yine hemen bütün ülkelerinde Cumhurbaskani, ya da benzer konumda bir Devlet Baskani da var. Demek ki, neymis Sayin Basbakan Binali Yildirim, örnek aldigimiz demokrasilerde sizin deyisinizle, “çift baslilik” var! O nedenle de anlasilan, sizce onlar hala demokrasiyi toplum düzeyinde içsellestirememisler(!) ve yine çift baslilik yüzünden ekonomik kalkinmayi saglayamamislar(!). Gerçegin böyle olmadigina, pek ala inanmiyorsunuz. Yani AKP’de kendini ciddiye alan üst düzey politikacilar, sistem deseniz de Partili Cumhurbaskanligi Rejimi degisikliginin, öyle “çift baslilik” meselesi olmadigini çok iyi biliyorsunuz. Hatta içinizden “keske, bu halk oylamasi da 7 Haziran 2016 seçimi gibi olsa” diyenlerinizin de çogunlukta oldugunu, özellikle benim gibi rahmetli hocaniz Necmettin Erbakan’la bakanlar kurulunda ve mecliste birlikte görev yapmis olanlarimiz, yüzlerinizden okuyoruz. Inanmadiginiz o kadar açik ki, Amasya’da, “Anayasa degisikligi, Erdogan için degil, her dogan içindir” derken de, tevil ediyorsunuz yani gerçek sebebinizi saptirmaya çalisiyorsunuz. Ne var ki, artik bütün cepheleri korku sardigi için, gelecek postlarinizi koruma pahasina, Reis’inize yaranma yarisini sürdürüyorsunuz. Ben bu ruh halini çok iyi bilenlerdenim. Ne zaman ki, 12 Eylül darbesi sonucu Evren Pasa’nin hem de yüzde 91,37 “Evet” oyuyla degistirdigi Anayasa ve partiler yasasi, parti içi demokrasiyi yok etti, ondan sonra Turgut Özal’dan baslayarak milletvekillerinin hemen tamamini parti baskanlari tayin eder oldu. Ve tabii, o günden bu yana degil bakan, milletvekili olmak ve kalmak, genel baskanlarin iki dudagi arasina sikisti kaldi. Bu gün Basbakan dahil, AKP kadrolarinin hiç birisi, bulunduklari post ve konumlara, demokratik bir yaris sonunda yani seçilerek gelmediler, 2007 seçiminden bu yana kim nereye geldiyse tamami, Reis’lerinin emri ve tayiniyle geldiler. Iste Basbakan’in bile artik ne söylediginin ayirdinda olmamasi, bu politika erbabinin, 16 Nisan’dan sonra da yine bu emir ve tayin listesinde yer alma telas ve çabasinin bir sonucudur. Ancak, gittikçe asagi(!) dogru hizlanan bu dil ve tavirlar artik, merkez sag seçmende bile soguk rüzgârlar estirmeye basladi. Günler geçtikçe ayaza dönüsür mü, görecegiz?

Tarih: 5.03.2017 09:25:17

Okunma : 413

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır