Cevikce / Haber ayrıntısı

TEKADAM (Hükümdar)!

Daha önce de bir yazimda animsatmistim: Ünlü siyaset bilimcisi Italyan düsünür
 

Nikkolo Makyavel 1512’de yazdigi “Hükümdar” baslikli kitabinda, iktidari elinde tutanin hedefine ulasmasini saglayacak yönetim biçiminin, “mutlak monarsi”(*), yöneticisinin ise “hükümdar” (günümüz tanimiyla Tek Adam) olmasini önerir. O hükümdarin tanimini da, söyle yapar: Hiçbir kurum, kisi, yasa, sinif, ilke, kuralin engelleyemeyecegi, din, ahlak ve degerlerin etki alani disinda bir hükümdar. 21.Yüz Yilin basindan beri özellikle basta çevremizdekiler olmak üzere, demokrasiyi kurumsallastiramamis ülkelerdeki politik yöneticilerin(**), “Demokrasi bizim için hedefe giden yolda araçtir”, “Beni anayasaya degil, anayasayi bana uydurun”, “Baskanlik artik fiili bir gerçektir” gibi söylemleri bu gerçegin bizdeki belgeleridir.
AKP’nin Binali Yildirim’in basbakanliginda 65. Hükümeti isbasi ettiginde görüldü ki, fiilî duruma gelmis olan “Baskanlik” (Anayasa degisirse Partili Cumhurbaskanligi) “resmîlesmisti. Yani iktidar adina yürütmeyi üstlenecek “Bakanlar Kurulunu” atayan da, kararlarini dikte eden de, ne AKP’nin parti üst yönetimi idi, ne de Meclis’ten güvenoyu alacak hükümetti. Çünkü kararnamelerde tüm bakanlarin imzasi olsa da, iç ve dis sorunlari ve çözümlerini asil üstlenen “Iç Kabine”, Ak Saray’in dogrudan seçtigi alti bakandan olusuyordu: Disisleri, Içisleri, Adalet, Hazine, Ulastirma ve Enerji. Zaten Cumhurbaskani da, konusmalarinda bu durumun, “böyle anlasilmasinda ve kabullenilmesinde” israrliydi.
Kamuoyunda merak edilen suydu; AK Saraya yerlestigi ve “devlet vesayetini” tek basina eline aldigi ve kendi deyisiyle “astigi astik, kestigi kestik “oldugu halde R.T. Erdogan neden illa ki, anayasayi da degistirme inadi içine girdi? Ilk akla gelen, kamu yönetimini bütünüyle ve dogrudan tek basina ve tek elden resmen ve fiilen eline aldi ama hukukilestiremedi. Ikincisi, parlamenter sistem ve 94 yillik laik demokratik cumhuriyet anayasasi var oldukça, asil hedefi olan, “tek basina ve tek elden yönetimin” zaman içinde zaafa ugramayacagini anayasal olarak temellendiremedi. Daha açikçasi 4. Murat gibi, bilinçaltina yerlesmis olan “hükümdarlik içgüdüsü”, sanki onu esir aldi. Ayrica, bir bilge dostumun, eski bir liderle ilgili olarak benzettigi gibi, O’nda da, “II. Abdülhamid’in maceraci ve vehimli” karakteri baskin!
Bu dedenle, medya basta, 16 Nisan’da sandiktan yaridan bir fazlasini olsun çikarmak için halkin üzerinde etkili olan kamusal ve partizan bütün güçlerini seferber etmis durumda. Öyle olmasa, demokrasiye az da olsa inanmis ve uygarliktan biraz nasiplenmis bir politikaciya “Hiç Kimse!”, su sözleri söyletemez: “Tek Adam olacak ama patron siz olacaksiniz; patronun millet oldugu yerde diktatörlük olmaz”(***).
Ne var ki, Hollanda’nin yanlislari yüzünden, bir-kaç gün süren “magduriyet ve sözde cengâverlik gösterilerinin kafa karisikligindan sonra, seçmen “evet” baskisini üzerinden atmis gözüküyor. Zaten her gün dozunu artirdiklari sert ve tehdit dolu söylem, sonuçtan korkularinin bacayi sardiginin isareti olsa gerek. Çünkü görünen o ki, 16 Nisan Gecesi de, Ak Saray için 7 Haziran 2015 seçiminin karanlik gecesi olacak gibi…
(*)Siyasi otoritenin genellikle miras yolu ile bir kisinin üzerinde toplandigi devlet düzeni veya rejim, tek erklik (TDK)
(**) Örnek, Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan
(***) Basbakan Binali Yildirim


Tarih: 19.03.2017 08:40:57

Okunma : 415

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır