Cevikce / Haber ayrıntısı

Tepkili `HAYIR`

Araliksiz 15 yil yürütme erkinin basinda, 80 milyonluk bir ülkeyi
 

“istedigi gibi yönettigi” halde, iktidar hirsini sonuna kadar tatmin etmek için yasama ve yargi erklerini de tek basina üstlenmek isteyen bir politikacinin, çocuklugundan asilanan “ezberden” ve “önyargilardan” çoktan kurtulmus olmasi beklenir! Çünkü onca yil yaptigi olumlu ve yararli hizmetler(!) dolaysiyla, artik söz ve eylemlerinde, özellikle karsitlari basta olmak üzere, herkese karsi anlayisli davranma olgunlugunu ve özgüvenini kazanmis olmalidir! Ve elbette bu “beklenenin” ve “kazanmis olmanin” birincil kosulu, bu politikacinin “cesur” olmasidir. Ancak cesaret sahibinde, bilgi, deneyim, sagduyu ve adalet duygusu bir arada olmazsa, kisi gerçek ve çagdas anlamda cesur bir lider olamaz. Böylelerinin, üstesinden çok zor gelinecek köklü ve önemli sorunlari, soyut bir cesaret konusuna dönüstürdügünde, eninde sonunda, kendisinin sik sik yineledigi gibi, “astigi astik, kestigi kestiklige”(*) kaymasi kaçinilmazdir. “Akil ve acimak yoksunu cesaret” yani “salt gözü karalik” ise, halklari ve ülkeleri için o lideri, sonunda yararsiz ve hatta zararli duruma getirir. Yakin geçmiste yasanmis böyle örnekler vardir. Içlerinde, zamanla bilinçaltindaki sapkin ideallerini(!) tatmin için gözünü karartanlara ve o yüzden de ülkesini de, dünyayi da içinden çikilmaz sorunlarla karsi karsiya getirenlere rastlanmistir. Ikinci büyük savas, basta Bati Avrupa olmak üzere, sanayilesmis yani kalkinmis ülkelere, bu anlamda ders olmus ve halklarin, “tek adama baglanma” egilimi tarihe gömülmüstür. Ne var ki, 1990’larin basinda “küresel sermayenin” etkisine giren bu Batili Ülkeler, silah dahil bütün güçleriyle petrol bölgelerini ve çevresini kontrolleri altina alma savasina girdiler. Yetmedi, zaten "tek adam" yönetiminden kurtulamamis Müslüman ülkeleri, “Arap Bahari” fitnesiyle, mezhep ve tarikat savasina sürüklediler. Yetmedi, çevre Müslüman ülkelerdeki “Tek Adamlik” hirsi içindekileri de, bu savasin içine çektiler. Bu gerçekler isiginda Türkiye’mize baktigimizda gördügümüz sudur: Yoksulluk ve hatta açlik sinirindaki büyük çogunlugun asil gündemi, as ve is derdidir. Üstelik 2000 Ekonomik Krizi'ni yasadiktan sonra, bu gün içinde bulundugu sorunlarina karsin, halk hala o günlerin korkusunu asabilmis da degildir. 15 yildir süren “kredili tüketim tuzagi” yüzünden, “alacaklisinin o, tek adam oldugu” baskisi, As ve Is derdindeki kitleyi sarmis durumda. Gerçekten de, AKP’nin daha dogrusu bu gün partizanlarinca kabullenilen tek adamin politikaya adimini attigi ilk gün, damarindan yakaladigi seçmen gerçegi bu idi. Aslinda, “kizilcik surubu içip kan kusarak”(*) sakladigi gerçek hedefini, daha basbakan oldugu ilk günlerde herkes duymasa da, söylemisti; “demokrasi bizim için hedefe giden yolda amaç degil, araçtir”. 2010 Anayasa degisikliginden sonra açikça ilan ettigi o hedef, görüldü ki, “tek adamlik” tir. Ak Saray’a geçtiginden bu yana, üzerine yemin ettigi anayasaya ragmen, “tek adamligini” kendi deyisiyle “fiilen” uygulamaya koymus durumda. Simdi 16 Nisan’da, bu durumunu anayasallastirmaya ve öylece “tek adamligini” aile boyu, yasal güvenceye ve dokunulmazliga ve de süreklilige baglamak istiyor. Ancak bu duruma ragmen, merkez sag seçmenin özellikle genç kesiminde, çekingen bir "tepki rüzgâri" esiyor; 16 Nisan Sandigi'nda, 94 yildir halkin, egemenlik hakkini, seçtigi milletvekilleri (TBMM) araciligiyla kullandirdigi “demokratik parlamenter rejimimizin”, “cumhurbaskanligi hükümeti” adi altinda, “tek adamlik” rejimine dönüsecegi gerçegini, her gün daha çok seçmen görüyor gibi… Gibi diyorum, çünkü, 1950’den beri hiçbir sandik öncesi, seçmen üzerinde bu denli agir bir propaganda yasanmadi. Dilerim, hafta içi bir aksam, memleketim Amasya’nin bir dag köyünde, özellikle gençlerde gördügüm, “tepkili hayir”, “Birilerine” ders olur. (*) R.T. Erdogan’in, çesitli konusmalarindaki kendi sözü

Tarih: 5.04.2017 13:45:58

Okunma : 393

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır