Cevikce / Haber ayrıntısı

Sandiktan Önce Bir Daha SORUYORUM?

1957’den bu yana altisi yerel, yirmisi genel seçim için yirmi alti kez sandiga
 

gittim. Üç kez de, anayasa referandumu (halk oylamasi) deneyimim var. 1973’den beri de bir parti üst görevlisi olarak sandik baslarindayim. Bu sandiklarin hiç birinde seçmenden, bagimsizlik savasi sonrasi dünyaya ilan ettigimiz “laik demokratik cumhuriyet rejimimizi” temelden degistirmek için oy kullanmasi istenmemisti. Egilimi hangi parti olursa olsun, seçmen, sandiga giderken inandigi partinin, muhalefeteyse iktidara gelmesi, iktidar ise devam etmesi için oy kullandi. Anayasa referandumlarinda ise, rejimin yapisini koruyarak, maddeler üzerinden degisikliklere oy verdi. Simdi ilk kez 16 Nisan sandigina bir hafta kala seçmen, hala oyunu ne için kullanacagini dogru - dürüst anlamis degil. Çünkü geçmis bu altmis yilda, partiler arasindaki tartisma ne olursa olsun, seçmenin çok büyük çogunlugu sandikta oyunu kullanirken birincil gerekçesi, "as ve is" derdiydi. Bu gerçegi bildigi için AK Saray, hedefi, “demokratik parlamenter rejimimizi”, “Tek Adamlik” rejimine dönüstürmek oldugu halde, “Evet” kampanyasini yine "as ve is" propagandasi üzerinden götürüyor. “Hayir” kampanyasini götüren partiler ve sivil toplum örgütleri aylardir gerçegi anlatiyor, ama üzerinde öyle bir agir propaganda baskisi var ki, simdiye kadar AKP'ye oy kullanmis özellikle alt gelirli ve kirsal kökenli seçmen, basini kaldirip, gerçegi görmekte zorlaniyor. Yine de, as ve is hesabi da olsa, dayanilmaz baski altindaki bu seçmenin R.T. Erdogan’a olan bagi ve inanci, korkulu bir süpheye dönmüs durumda. “Evet” demeye zorlanan bu yurttaslarin gözünde, gizli ve sisli bir düsünce okunuyor. Sanki, sagduyularindan gelen bir ses kulaklarina sunlari fisildiyor: “16 Nisan da sandiktan 'Evet' çikarsa, simdiye kadar her seçimde verdigin oyun karsiliginda, arkasina düsecegin bir parti olmayacak. Çünkü artik Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderdigin milletvekillerinin arasindan çikacak basbakan ve bakanlar, yani oylarina karsi hesap soracagin bir hükümet de olmayacak." Yani tek bir cümle ile, "Artik, verilen Oy'unun karsiliginda, Seçmen'ine karsi sorumlu bir Parti de, Milletvekili de kalmayacak”. Bir hafta kalmasina karsin, özellikle bu nedenle anketler, hala karasizlarin, sonucu belirleyecek çoklukta oldugunu gösteriyor. Görülüyor ki, bu seçmen kitlesi firtinaya dönen “Evet” propagandasina karsin, su sorulara dogru ve gerçek yaniti vermeye cesaret edebilirse, ülkemizin ve genç nüfusumuzun gelecegine dönük tarihi bir sorumluluk üstlenmis olacak; 1- Ekonomide sürdürülebilir kalkinma, gelir dagiliminda adalet saglanacak ve issizlik azalacak mi? 2- Terör bitecek, ülkede huzur ve güven ortami dogacak mi? 3- Hukukun üstünlügü saglanip, yeniden “Adalet Mülkün Temeli” olacak mi? 4- Komsularla “sifir” sorunlu iliski baslayacak, “yurtta baris, dünyada baris” ilkesi, yasama geçecek mi?

Tarih: 9.04.2017 22:23:43

Okunma : 400

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır