Cevikce / Haber ayrıntısı

Çok daha IYIMSERIM

Son üç yildir her sabah kalkiyorsunuz,
 

ne dinleseniz ne okusaniz hep, tek bir kisinin adiyla basliyor ve onun çevresinde gece bitiyor; Recep Tayyip Erdogan. Üstelik gündemi de O belirliyor. Üstelik de, o gündem aslinda ülkenin sorunlariyla ilgili ama görünürde ve sözde tartisilan hep, yine O kisi. Dolaysiyla, yurttas, ülkenin karsi karsiya oldugu sorunlarin, neden ve nasil çözülecegini tartisan, tartisilanla ilgili görüs ve karar üreten seçmen degil de, AK Saraycilar ile karsitlari arasindaki R.T.E. maçinin(!) taraftari durumuna getirilmis durumda. Halk oylamasi sonucu da, bu gerçegi belgelemis oldu. Çünkü açikça görüldü ki, seçmen tercihini kullanirken yarisi, AK Parti'yi ve Devlet Bahçeli’yi güdümüne sokan AK Saray'in baskisi altinda "Tek Adam"a, CHP’nin basini çektigi diger yarisi da, "Tek Adam"a karsi oy vermistir. Seçmen indinde, basta ekonomik nedenler olmak üzere yaratilan algi ne olursa olsun, ortasindan ikiye ayrilan sandik, toplumda saflasma ve ayrisma kaygisini ve tehlikesini artirmistir. Ne yazik ki, bu durumdan ders çikarmasi gereken “Ilk Sorumlu”, halkin tamaminin yani Cumhurun Baskani olmasi gerekirken, Sali günü AK Partili olup 21 Mayis'ta partinin basina geçecek olan Cumhurbaskani, daha ilk aksamdan “ati alan Üsküdar’i geçti”, “önemli olan maçi almak” diyerek bu ayrismayi sanki hizlandirma egilimini sergilemistir. Ülkenin terör ve çikmaza giren dis iliskiler sorunlari dururken ve daha 16 Nisan sonuçlari kesinlesmeden, partizanlarinin çigirtkanligina cevaben, acil gündemini, “Idam” ve “Avrupa Birligi (AB) Adayligini” iptal olarak ilan etti. Bir hafta sonra, kurucusu oldugumuz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin (AKPM), ülkemizi “denetime alma” kararinin, bu çikis sonucu oldugunu hiç kimse yadsiyamaz. Zaten, yine “Van Minüt”, “Mavi Marmara”, "Rus Uçagi", "Hollanda olaylari”… gibi konularda oldugu gibi, bu söylemlerin arkasinda, seçmenin Türk-Islam duyarliligini tahrik etme hesabinin oldugunu da, yine hiç kimse yadsiyamaz. Bir politikaci, daha yolunun basinda, “demokrasi sadece sandiktir” ve “demokrasi bizim için amaç degil, hedefe giden yolda araçtir” demis ise, artik O’nun akil ve ruhunun gündemi, halkin damarina girerek, duygularini sandiga tasimak oldugu bir gerçek. Hele ki, “bu yolda, yeri ve zamani icap ediyorsa, kizilcik surubu içer, kan kusariz” da demis ise, halk oylamasi öncesi görüldügü gibi “Fiili gerçek” dedigi “Tek Adamligini Anayasallastirmak” için iktidarin kamusal ve özel bütün olanaklarini kullandigini da, yine hiç kimse yadsiyamaz. Ne var ki, Islamî Siyaset ve Cemaatler dünyasini belgesel bir sekilde izleyen ve çok iyi bilen bir gazeteci olan Rusen Çakir’in dedigi gibi, “Erdogan iktidari Tek Elde topladikça yalnizlasiyor, yalnizlastikça yönetmekte zorlaniyor”. Halk oylamasi öncesi yapilan bu saptamayi, ilk sonuçlari aldiginda, Cumhurbaskani'nin gözlerindeki hüsran(*) ve arkasinda duran 'üç malum danisman' in hali, belgelemisti. Çünkü olaganüstü propaganda baskisina karsin, hem de tartismali “Yüzde 1,5 fazla”, “demokrasinin sadece sandik olmadigini” da belgelemisti. Geçen haftaki yazimi, “Bir hafta sonra daha iyimserim” diye bitirmistim. Iki hafta sonra artik, “çok daha iyimserim”. (*) Beklenilen seyin elde edilememesi yüzünden duyulan aci ve batki (Türk Dil Kurumu)

Tarih: 30.04.2017 09:23:50

Okunma : 398

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır