Cevikce / Haber ayrıntısı

Bu “YÜRÜYÜS” Aydinliga dek sürecek

Kirk yildir siyasetin içinde
 

ve ilk iktisatçi plancilardan biri olarak, yasayarak ögrendigim bir gerçek var; Halkin mutlulugu (huzur ve refahi) her seyden önce “AS ve IS” durumuna baglidir. Düzenli bir isi olmayan ve geçinemeyen hiç kimse, asla mutlu olamaz. Açiklanan son verilere göre Türkiye'de issizlik yüzde 12,7'ye çikmis. Geçinme endeksindeki artis ta, uzun süreden beri ilk kez çift hanelerde yani yüzde 10’un üzerinde seyrediyor.
Bu nedenle, çogunlugu yoksulluk sinirinda olan halkin mutsuzlugunu (huzursuzlugunu) görmesi gerekenler, ülke yönetiminden sorumlu olanlardir. Ama ne acidir ki, iktidari elinde tutan partinin (AKP) tepesindekiler, yurttasin tamaminin Cumhurbaskani olmasi gereken bir Politikaciyi “Genel Baskanlari” yaparak “mutluluguna mutluluk” katmaya çalisiyorlar. Ana Muhalefet Partisindekiler de, yillardir bir türlü vazgeçemedikleri “Genel Baskanlik (kurultay)” tartismasiyla mutluluk ariyorlar!
Hiç kuskusuz, kerhen “evet” demis olsa bile AKP ve MHP’den kendine saygisi olan kayda deger kisi, bu acelecilik ve hirstan hem pisman ve hem de sikkin halde. CHP’de olanlar ise, bir gazetecinin dedigi gibi “dileriz, ‘Hayir’ diyen yaridan çok yurttasin, 16 Nisan sonuçlariyla gelecege dönük yeseren umut ve heyecanini soldurmaz”.
Belirttigim gibi, sade yurttasin mutlulugunun öncelikle, “as ve is” durumuna bagli oldugu, yasamin gerçegi. Politikacinin da mutlulugu, elbette isine baglidir. Ne var ki, özellikle önderlige, liderlige, baskanliga, tek adamliga soyunanlar, mutlulugu, kisisel hirs ve hesaplarini tatmin ederek degil, isi geregi yurttasinin (insanin) mutlulugunu (huzur ve refahini) saglamakla bulmaliydilar. Bulmaliydilar diyorum, çünkü su günlerde ülkenin gerçek gündemini saptiran AKP’li Cumhurbaskani ve CHP’nin eski Genel Baskani, “önce ben ve hep ben” demekte, inatçi ve israrcilar.
2002 seçimi öncesi baslayan bu Iki politikaci arasindaki “kisisel yaris (çogu zaman sözlü dalasi)”, kimi zaman yardimlasma, bazen kiyasiya çekisme, 2010 Mayis ayina kadar sürdü. O tarihe kadar ikisi de, partilerindeki üst düzey yetenek ve liyakat sahibi herkesi tasfiye ettiler. Ancak, daha genç ve yeni olmasina karsin, AKP Genel Baskani, daha 1984’de Istanbul Belediye Baskanligiyla yola çikarken, ne istedigini ve hedefine nasil varacagini hem biliyor ve hem de strateji, taktik ve zamanlama ustaligi gösteriyordu. Ötekisi ise, onca birikimine, üstün yetenek ve kapasitesine hiçte uymayan bir öngörüsüzlük ve acelecilik sergiliyordu. Anketlerde CHP’nin ilk kez yüzde otuzlarda oldugu 2011 seçim arifesinde patlayan “kaset” olayi, hem kendisi hem de partisi için, içsel ek sorunlar yaratti.
O ortamda yapilan 2010 Anayasa Degisiklik Halk Oylamasiyla AKP Genel Baskani R.T. Erdogan, “Tek Adamligini” anayasallastirma planini uygulamaya koydu. Ancak, 2015 Haziran seçiminde plani aksadi, on iki yil sonra ilk kez tökezledi. Ne var ki, kendi partisinin kadro zafiyeti ve Ana Muhalefetin liderlik düzeyinde yasanan iki baslilik (eski Genel Baskanin AK Saray ziyareti) yüzünden, 1 Kasim 2015 seçimleriyle AK Saray yeniden ayaga kalkti. Artik R.T. Erdogan için “acil ve asil olan”, ülke insaninin degil, aile boyu mutlulugunun (huzur ve refahinin), güvenli hale getirilmesiydi. Hep demiyordu mu, “beni degil anayasayi bana uyduracaksiniz!”.
Istedigini alamadigi 16 Nisan gecesi ise, telas içinde “Ati aldim ve Üsküdar’i geçtim” derken, gözlerinde “Üsküdar’i geçmek için atini (AKP’yi) 2019 baharina kadar nasil kosturacaginin” tasasi okunuyordu. Simdi, siz bakmayin ve siz tasalanmayin CHP’nin içindeki o, “kendi mutlulugunu hep arayip ta, hiç bulamayan yanlis adi(a)mlara”. Seçmenin çogunlugu 16 Nisan’da kararini verdi artik; O (KIM), ne derse ve nasil yaparsa yapsin, bu yürüyüs, “laik demokratik cumhuriyetin” aydinligina kadar hizli adimlarla sürecektir.

Tarih: 7.05.2017 14:15:46

Okunma : 381

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır