Cevikce / Haber ayrıntısı

SARKIN EMIRI OLMAK!

Katar krizinin politik ve diplomatik boyutlariyla ilgili çok yanli tartisma sürüyor.
 

Özellikle Türkiye’ye etkisi ve ne olacagi da yine, içerde ve disarda yazilmaya ve konusulmaya devam ediyor. Genelini bilgiçlerine (!) birakip, ben bizim açimizdan sorunun tarihi kökenine dönük “asil yanlisin” altini çizmek istiyorum. Önce, Katar’la ilgili Partili Cumhurbaskani R.T. Erdogan’in ve ayni gün, ABD Baskani Donald Trump’in açiklamalarini okuyalim; Erdogan: “Yaptirimlari dogru bulmuyorum, iliskimizi gelistirmeye devam edecegiz. Katar'in terör zanlisi olarak görülmesini tasvip etmiyorum. Burada farkli bir oyun oynaniyor. Ama bu oyunun arkasinda kim oldugunu henüz bulamadik”. Trump: "Suudi Arabistan Krali ve 50 ülkeyle yapilan görüsmelerin ise yaradigini görmek çok güzel. Radikal örgütlerin finansmanina karsi kati bir tutum takinacaklarini söylediler ve tüm oklar Katar'i isaret ediyordu. Belki de bu, terörizm felaketi için sonun baslangici olur." Nasil ama? Aynen YPG konusunda oldugu gibi Partili Cumhurbaskanimiz ezberine devam ededursun, ABD Baskani oyununu tirmandiriyor. Simdi ben AK Saray'in, Osmanli’yi da, Ortadogu’yu da yanlis okudugunun kökenine (nedenine) inmek istiyorum: Yerli ve yabanci ünlü tarihçiler, Osmanli’nin, tarihin en güçlü imparatorluklarindan birini kurabilmesinin ve 600 yil sürdürebilmesinin esas sebebini, 1.Murad’dan itibaren, daha sehzade iken Padisahlarin, “Sarkin, EMIRI degil, Garbin HÜKÜMDARI olmak” inanç ve kararliligina, baglarlar. Padisah II. Mahmud’un, Tanzimat Fermani'yla baslayan yenilesme hareketinin hedefi de, Imparatorlugun, egitim ve sanayide Avrupa ile açilan arasini, kapatmakti. Demokrat Parti (DP) hükümeti, 1959’da Avrupa Ekonomik Toplulugu'na (AET) üyelik için basvurdugunda, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel hedefi, Demokratiklesme ve Kalkinma konularinda, Avrupa uygarligi düzeyindeki ölçütlere ulasmakti. 1963’te, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) - Adalet Partisi (AP) Hükümeti'nin imzaladigi, tam üyeligi öngören Ankara Anlasmasi ve 2005’te, Adalet ve Kalkinma Partisi (AKP) Hükümetinin, Avrupa Birligi (AB) ile imzaladigi, “Tam Üyelik Müzakerelerinin Yeniden Baslama” karari da, Türkiye’nin, “Kopenhag Kriterleri” ne yani Avrupa’nin ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuki degerlerine erismek hedefini içermekteydi. Bu gerçeklere karsin, 2016’da Istanbul’da toplanan Islam Konferansi'nda ev sahibi olarak Cumhurbaskani R.T. Erdogan’in yaptigi konusmada açikça görüldü ki, artik Türkiye Cumhuriyeti'nin yönü Dogu’ya, daha dogrusu Ortadogu’ya dönmüs durumda. O kadar ki, AK Saray, üye ülkeleri Batiya karsi ortak mücadeleye çagirmisti. Aslinda, R.T. Erdogan, bu hedefini, 2007 seçimiyle “devlet vesayetini” tek basina eline geçirdiginden beri, her masada açikça ve inatla yinelemekte övünç duyuyor. Hem de, halkin duygusal özünü kabartircasina bir cesaret gösterisine dönüstürerek.. Iktidari ele geçirdikleri ilk günden beri, “Bati Taklitçiligi” suçlamasiyla, batinin çagdas uygarlik degerlerini; halkin inanç, kültür ve yasam degerlerine karsiymis gibi göstererek, oy sandigini istismar ettiler. Ne var ki, agizlarda sakiz ettikleri “Yeni Osmanlilik” adina, “yola (Siyasal Islâm’a) devam” diyerek, yandas medya sayesinde gizlemeye ve saptirmaya çalistiklari “büyük ve tehlikeli yanlis” artik ortaya çikmaya basladi. Bastan beri, “demokrasi bizim için amaç degil, hedefimiz yolunda araçtir” derken, bilerek bütün hesaplarini Dogu’ya (Sark’a), daha dogrusu “Arap sermayesine” göre yaptilar. O nedenle yine, tarih boyu Osmanli’yi arkadan vuranlarin “onlar (Arap Emirler)” oldugunu bildikleri halde, “Yeni Osmanlilik” sevdasiyla, “Bati’nin Hükümdari” degil, “Dogu’nun Emiri” olmayi, kin ve inatla yeglediler. Ama bilmedikleri ya da bilip te göze aldiklari bir gerçek vardi ve var: Yakin tarih boyu oldugu gibi bu gün de, O “Emirler” halklarinin degil, “Sömürgen Batin’in Emri” altindalar. -

Tarih: 22.06.2017 17:08:33

Okunma : 333

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır