 |
Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçilarindan Selçuk Yöntem, |
|
en ünlü dizisi Ask-i Memnudaki rolü sirasinda yaptigi bir söyleside, “ lafla bu gemiyi yürütüyoruz” demisti. Çok dogru bir benzetme, öyle ya; kameranin karsisinda rol yaparken, yapay peynir gemisini “lafla” yürütürsünüz. Ama atasözünde oldugu gibi, “lafla peynir gemisi bile yürümezken”, AKP (R.T. E), 15 yildir devlet gemisini lafla yürüttügüne seçmeni inandirmaya çalisiyor. Ancak, yakin çevresinde bile gerçekten inanan kalmadi ki, bu denli yalnizlik ve kaybetme korkusu içine girdi. O’nun için artik, Türkiye Cumhuriyetinin yarar ve çikarlari degil, seçmenin algisi önemli. Özellikle 17-25 Aralik olayindan beri, gerçek olmasa da atili suçlamalardan kurtulma çabasindan yorgun düsmüs olmali ki, son “vize” olayini (Beyaz Sarayin açiklamalarina karsin), hala bir Devlet Baskaninin çok altinda bir görevlinin bile göstermeyecegi, duygusallik, alinganlik ve tepki içinde çatismayi sürdürüyor. Yoksa iki ülkenin yetkili makamlarinin yumusatma çabalari varken, su sözler baska nasil anlasilir: “Benim bankamin genel müdür muavinini hiçbir sey olmadan tutuklayacak, vatandasimi (Reza Zarrab) yargilayip itirafçi olarak kullanmak isteyeceksin". Aslinda nasil oldu da “yurtta baris, dünyada baris” politikasi sayesinde yüz yildir basta komsularimiz, hemen bütün ülkelerin güvenini ve sayginligini kazanmisken ve daha kisa süre önce, “komsularla sifir sorunlu” olacagiz derken, herkesle çatismali ve küçümsenir hale geldik? yukardaki yorumlarima da belge niteliginde olan bu sorunun yaniti, Partili Cumhurbaskaninin Tek Adamlik sevdasi sonucu, dislanan yüz elli yillik diplomasimizin emekçilerinden Büyük Elçi Faruk Logoglu’nun son olay dolaysiyla verdigi söyleside yatiyor: xxx Ne Amerika'nin koydugu bu yasak ne Türkiye'nin karsiliginda getirdigi yasak, bunlarin iki ülkeye de yarari yok. Karsilikli restlesmelerle, tirmanislarla bu meseleyi çözemezsiniz. Türkiye'nin Idlib'e girmesi ile ABD'nin vize yasagi getirmesinin ayni güne denk gelmesinin planli olmadigini düsünüyorum. Ancak zamanlama konusu tabii ki biraz ilginç. Esas sikinti Türkiye'nin Idlib merkezinde, teröristlerle savasir durumda olmasi, simdi teröristlerle yarin da Afrin'de Kürtler'le karsi karsiya geldigimizde çok ciddi sikintilara yol açacaktir. Türk Silahli Kuvvetleri'nin orada atacagi adimlar rejimin alacagi tutuma bagli. Ama öncelikle teröristleri temizlemek gerek. "Bu temizleme isini niye baskalari yapmadi" diye düsünmek gerekir. Rusya yapmadi. Türkiye merkezde görev yaparken Rusya çevrede duruyor. Bence tersi olmaliydi. Simdi yetkililerimiz, “Idlib'den sonra Afrin var” diyor. Burada, Türkiye'nin ABD'nin tuzagina düsmemesi gerekir. ABD, burada Türkiye ile Kürtler'i karsi karsiya getirmek istemektedir. Irak'in ve Suriye'nin toprak bütünlügüne sahip çikarken bu tuzaga düsmememiz gerekir. Bu nedenle Afrin'de çok dikkatli olmak gerekir, tuzaga düsülmemesi, Kürtler'le çatisma ortamindan kaçilmasi gerekir. xxx Yarim yüzyillik devlet hizmeti ve politik yasamimda, dis politika konusundaki en önemli stratejiyi, degerli bilim adami ve siyaset adami Prof. Haluk Ülman’dan duymusumdur: “agaçlara degil, ormana bakin”. Deneyimli Faruk Logoglu da yukaridaki somut önerileriyle ayni seyi anlatmaya çalisiyor. Kime? ABD ve Rusya basta, karsimizdakilerle “Bütünü” birakip, vize gibi “aradaki-alttaki” her olayi hem de lafla çatismali hale Getiren’e. Ne var ki, O Getiren’in derdi artik, ülkenin çikari ve yarari için bu gerçegi görmek, bilmek ve akil ve gerekli üslupla yaklasmak degil. 2019 seçiminde kaybetmek korkusuyla seçmeni en hassas duygularindan tahrik etmeyi ve sandikta yüzde 50’yi asmak telasinda. Ancak, en son anketler de belgeliyor ki halk (seçmen), devlet gemisinin lafla yürümedigi gerçegini görüyor artik. Genç kusaklar duymaz oldular, Anadolu’da bir söz vardir “köylü (halk) erkân-i harptir” diye. Evet, halk sabirlidir ama sagduyusu çok güçlüdür. Zor günde ortaya çikar ve yanlisin hesabini yine sandikta sorar. Partili Cumhurbaskanimizin deyisiyle, “bu da böyle biline”. |
|