Cevikce / Haber ayrıntısı

TEK ADAM’in Pazarlanmasi

Daha önceki yazilarimda, Avrupa’nin köklü demokratik ülkeleri disinda,
 

demokrasinin artik popülizme dönüstügünü kanitlayan arastirma, tartisma ve belgeleri aktarmistim. Gezi olaylari sirasinda Cumhurbaskani Gül’ün, polisin orantisiz güç kullanimini elestirerek “demokrasi sadece sandik degildir” sözüne, Basbakan Erdogan’in, “evet demokrasi sadece sandiktir” yaniti da hep aklimizda. Basbakan oldugu ilk günlerde Rize’de, R.T. Erdogan’in, “demokrasi bizim için amaç degil hedefimiz yolunda araçtir” dedigini de animsayalim.
2007 seçiminden sonra ve özellikle 2010 Anayasa degisikliginden beri AKP’nin demokrasi anlayisini, laik demokratik parlamenter cumhuriyetten, partili cumhurbaskanligi (tek adam) rejimine dönüstürdügünü, hiç kimse yadsiyamaz. AK Saray, bu rejimi, yogun bir propaganda planiyla, anayasal yani sandiktan oyla saglanacak bir kaliciliga dayandirmaya azmetmis durumda. Böylece de, son yillarda tirmandirilan, yazili sözlü medya kanallarini tek yanli kontrol altina alma baskisi sonuç verdi ve sürüyor.
Bize geçmeden, iste bu demokrasiyi popülizme dönüstürmenin ilk örneginin ve devaminin içyüzünü belgeleyen iki arastirmaci yazardan (yayindan) söz etmek istiyorum. Ilki, ABD’de Watergate Skandaliyla düsürülen Baskan Richard Nixon’un 1968 seçim kampanyasiyla ilgili; Joe McGinniss’in, “The Selling of President (Baskanin Pazarlanmasi-satisi-)” kitabi, “Richard Nixon’in markasini pazarlamak için tutulan zeki ve alayci adamlarin kirli oyunlarini ve medyayla, zenginler sinifiyla iliskilerini ve propaganda tekniklerini irdeliyor. Digeri, Theodore White da, “Making of The President (baskan yapmak)” dizi kitapçiklarinda, adaylik çikisiyla Donald Trump’in 1968’deki Nixon’la iligi benzer senaryonun, daha gelismis bir tekrarini uyguladigini ve yeni bir adayin (ürünün) Amerikan halkina pazarlanmasinin sahne arkasini anlatiyor. Yazarin son cümlesi su: “Ayni tas, ayni hamam politika tezgâhi, 45 yil sonra yine oynaniyor”.
Buradan bize geçiyorum ve iki arastirmaci yazarimizin son yazilarindan alinti yapacagim: Ilki, Nilgün Cerrahoglu, Cumhurbaskaninin son Italya gezisi ile ilgili yazisinin bitis paragrafi, “Gezinin uluslar arasi prestij yönü bu kosullarda pek basarili olmus sayilamaz. Ama konunun bir de Türk kamuoyuna yönelik boyutu var ki, orada hiç sorun yok. Italya’ya sadece yandaslariyla gelen Erdogan’in ilk hedefinin gerçekte Türk kamuoyundaki dünya lideri imajini parlatmak oldugu konusunda herkes hemfikir”. Ikincisi Asli Aydintasbas’in yorumlari: “-Ben iktidarim. Asla aksini düsünmeyin- demek de etkili bir siyasi iletisim yöntemidir. Bu gezilerin.,.asil önemi, iktidar partisinin iç kamuoyuna vermek istedigi mesaj. Papa’yla karsi karsiya ve esit statüde göründügü o fotograf, Adalet ve Kalkinma Partisi için altin degerinde. Önümüzdeki seçim sürecinde parti sohbet toplantilarinda -Bakin bütün dünya Erdogan’i kabul etti-, -Bakin Hiristiyan lideri karsisinda Müslümanlarin lideri oturuyor-,-kimse dünyayi böyle dize getirmedi- gibisinden cümleler kurulacagini simdiden tahmin etmek zor degil”.
Giriste yazdiklarimla bu yorumlari birlestirince, benim ekleyecegim bir kelime yok artik, sizce?

Tarih: 11.02.2018 08:11:42

Okunma : 272

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır