Cevikce / Haber ayrıntısı

“Okudum ve Anladim” mi?

Yazar Asli Erdogan’i çok geç tanidim. Romanlarindan önce gazete yazilarindan
 

derledigi kitabi ile kesfettim. Ama ne kesif, ödül alanlar dahil, edebiyat dünyamizda sanat müzigimizin Diva’sinin, deyisiyle, “fevkalâdenin fevkinde” bir zirveye oturdu, benim için artik. Bir yazisinda diyor ki, “Yazar, önüne kule gibi yigili olgulardan bazilarini seçerken -nesnellik iddiasi olmayan bir seçimdir bu- kendi kisisel denklemini kurmakta, dünyayi bu denkleme esdeger kilmaya çabalamaktadir. Içimizdekini barindiracak derinlikte hiçbir sey yoktur gerçeklik okyanusunda”. Benim, yazar Erdogan’dan anladigim su; “olgulari -olaylari- herkes kafasina göre yorumlar”. Bu gerçegi biliyor olsak ta, -en birikimlisi, en deneyimlisi ve en titizi de olsa- her yazari bu gözle okumaliyiz. Yetmez, okurken de, kendi önyargilarimizdan (ezberimizden) olabildigince soyutlanmaliyiz! Asli Erdogan’dan alarak (etkilenerek) bu gerçegi bu hafta yazmamin nedeni, özellikle su günlerde okuduklarimizi ve okuyacaklarimizi, "bu gözle okumaliyiz" inancima ve dilegime dayaniyor. Örnek olmasi için geçen haftadan üç yazinin özetini çikardim. xxx Ilki, AK Saray’a yakin bilinen Abdülkadir Selvi’nin hafta basindaki yazisi: “Cumhurbaskani Erdogan’in AK Parti’nin basina yeniden dönmesiyle birlikte önemli bir güç aktarimi oldu. ABD’nin Kudüs karari üzerine Erdogan’in sergiledigi güçlü liderlik AK Parti seçmeni üzerinde çok önemli bir etki meydana getirdi. Afrin operasyonuyla da, devlete ve hükümete olan güven artti. Afrin ve AK Parti ile girilen ittifak sürecinin MHP’yi de olumlu yönde etkiledigi görülüyor. Bahçeli, partiye sahip çikarak, MHP’nin kurumsal kimligini ve marka degerini korumayi basarmis görünüyor. CHP’nin oy orani yüzde 22-23’e gerilemis durumda. CHP’den IYI Parti’ye bir akis oldugu gözleniyor. IYI Parti’nin ise kurulusundan sonra bir siçrama yapamadigi yüzde 6-6.5 seviyesinde oldugu gözüküyor. Özellikle de büyüksehirlerdeki Kürt seçmen HDP’ye destegini koruyor. Son olarak su sira AK Parti, yüzde 49-50 bandina tekrar oturmus görünüyor". Siyaset bilimci yazar Kemal Can’in ayni konuda yazdiklari: “Ekonomide, dis politikada, günlük konusmalar ve -gündemde bariz seçim-* etkisi hissediliyor. Afrin dolayisiyla AKP oylarinda bir yükselis olmasina ragmen hem gündemin ilerleyisinin neler getirecegi, hem de böylesi -sok- çikislarin kaliciligi meselesi biraz tartismali. Afrin gündemi, iç politikada amaca uygun bir baski yaratmaya devam ediyor olsa da, ihtiyaç duyulan -zafer- havasinin uzaginda. MHP’nin AKP ile kurdugu ittifak, MHP’nin ve asil olarak Bahçeli’nin avantaj kazanarak durumunu korudugu görülüyor. Kongresini tamamlayan CHP, kolay, risksiz ve iddiasiz siyasette israr devam ediyor. HDP’nin oyunu korumasi, hatta Afrin gündemiyle biraz artiriyor olmasi yaninda, AKP’nin Kürt seçmen içindeki desteginin de hizla eridigi görülüyor. IYI Parti, Aksener’in erken cumhurbaskanligi adayligini da oya çevirememis görünüyor. “milliyetçilik” dozunun artmasi, en çok IYI Parti’den yiyor. Abdullah Gül’ün adayligi ile seçimde etkili olabilecegi veya tam tersi ittifaka katilabilecegi konusulan Saadet Partisi’nin sayisal olmasa bile moral bir etki yaratma potansiyeli hâlâ var”. Erol Manisali Hocamizi da okuyalim: “Suriye’nin üniter yapida toprak bütünlügü, ABD’nin (ve Israil’in) plan ve operasyonlari ile tamamen ortadan kalkmistir. 2011’den baslayarak Ankara’nin Sam ile kavgasi, ABD’nin, PKK’nin ve YPG’nin 600 km’lik Suriye sinirina yerlesmesine ortam hazirladi. Simdi bu hatayi düzeltmeye çalisiyoruz. Ancak bizim durumumuz ABD, Rusya ve Iran’dan farkli: onlar bölgede yerleserek etkinliklerini ve çikarlarini genisletiyorlar. Biz ise zararin daha da büyümemesi için üzerimize saldiranlari durdurabilmek için o batakligin içine gömülmek zorunda kaliyoruz”. xxx Günlerdir, aylardir bunlari ve benzerlerini okuyoruz. Belki yaziyorsunuz da. Yasamin içindeysek, okumaktan, bir adim daha atip yazmaktan kaçamiyoruz, kaçmamaliyiz. Sonuçta diyorum ki, okuduklarimizi ve yazdiklarimizi, Asli Erdogan’in dedigi gibi, herkesin “kendi kisisel denklemini kurmaya, dünyayi bu denkleme esdeger kilmaya çabaladigini” aklimizdan çikarmadan -anlamaya, irdelemeye ve yorumlaya- çalisalim. Asla pesin-pesin, “ben de böyle düsünmüstüm" (ben de böyle bakiyorum) ya da “ben böyle düsünmüyorum" (ben böyle bakmiyorum) rahatligina (tatminine) kendimizi kaptirmayalim. (*) Ben, erken seçim bekleyenlerdenim.

Tarih: 25.02.2018 13:29:36

Okunma : 286

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır