Cevikce / Haber ayrıntısı

Degisimin ve Umudun Gücü olmak

Sinirimizda füzeler uçarken, bombalar yagarken ve herkesin gözü kulagi
 

baska sey görmezken, ben yine de Türkiye’yi bu duruma getiren AKP’nin (Tek Adamin) seçimde durdurulmasindan sorumlu Ana Muhalefeti yazacagim. Yazar Kemal Can’in su saptamasi Tek Adami durdurmanin mümkün oldugunu belgeliyor: “Iktidar için ‘cumhur ittifaki’, avantajlari garantiye alan seçim yasasi, ‘muhalefetsiz’ Afrin hamlesi, ekonomiyi isitacak tesvik paketi ve medyanin iyice sorunsuz hale getirilmesi gibi hizli bir seri tamamlamis olmasina ragmen evdeki hesap yine çarsiya uymuyor”. Yani Sayin Can’in belgeledigi gerçek, “cumhur Ittifaki” seçimi kaybedebilir. Tek Adamin asiri kizginligi da bundan zaten, yeter ki… 12 Eylül darbesinin kapattigi CHP 1992'de yeniden açildiginda, önünde iki seçenek vardi. Ya, 1970 (Halkçi Ecevit) öncesinin CHP'si gibi soyut konularla içerde didisip durmak ve küçülmeye devam etmek ya da halkin dogrusuna inanip ona sarilmak, iste o zaman CHP gerçekten 6 okunun geregi olan "halkçilik" ilkesine yürekten sahip çiktigina halki inandirmis olacakti. 1995 seçimine giderken partide bu yönde yapilan tartismalardan sonra ortaya ortak bir slogan çikti, "CHP DEGISIMIN GÜCÜ". Iste bütün mesele böyle olabilmek ve halki buna inandirmakti. 1950’den beri seçim sonuçlarini dogru okuyan herkes görür ki, kusku, karamsarlik ve olumsuz elestiri üzerine kurulan bir politikanin (stratejinin) basari sansi yoktur. Seçim kazanmanin sirri, politik yasamimda tanidigim bir siyaset bilgini olan disisleri bakani rahmetli Turan Günes’in, "Demokraside halki sürekli 'hayir' demeye zorlamak kadar yanlis yoktur, halka iyimserlikle, olumlu, yapici üslup ve tavirla yaklasilmali" önerisinde gizliydi; Gelelim bu güne: En basta ekonomi ve dis iliskiler, tam bir çözümsüzlük yumagina dönmüs durumda. Iktidar partisinin izledigi politikalar ise, tümüyle seçim propagandasi amaçli ve halki laik demokratik uygar yasamdan koparmak hedefinde. Önemli her sorun karsisinda, en üst düzey sivil asker kamu görevlileri Partili Cumhurbaskaninin dilini tekrar eder hale geldi. Medya sindirildi, özel sektörün sürükleyici kuruluslari bile AK Saray'in talimatina göre karar almaya zorlaniyor. Bu denli karanlik ve zor duruma düsen bir ülkede basta yurttas, her düzeyde kurum ve kurulus, güvenecegi ve gözünü dikecegi bir nirengi noktasi (toplumun kulagini verecegi bir liderlik) arar. Bir zamanlar halki asla ayristirmayan, birlik ve dirligi önde tutan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve hatta Abdullah Gül gibi. Bu gün en önemli ihtiyaç iken, kazandigi halk destegi ve önderlik gücüne karsin, Adalet Yürüyüsünden sonra CHP Genel Baskani yurttas indinde bu “etkisini” sürdüremedi. Halkin gerçek sorunlarini -as ve is- güçlü bir sekilde gündemde tutamadi. Tek Adamin bilinçli tirmandirdigi karsilikli kisisel suçlamalara dayali ve olumsuzluk-karamsarlik-güvensizlik yaratmaktan öteye gitmeyen bir gündeme kapildi. Basa dönüyorum, artik CHP, kurulus asamasinda ve ikinci dünya savasi sirasinda oldugu gibi, bu gün ve yarin için “degisimin ve umudun gücü” olma sorumlulugu ile karsi karsiyadir. Iste su günler CHP’nin, ülkenin dert ve sorunlarini bilen, somut-tutarli plan ve programa sahip olduguna halki inandirabilen bir parti olmasinin zamanidir..

Tarih: 18.04.2018 11:24:51

Okunma : 265

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır