Cevikce / Haber ayrıntısı

KUYRUKTAKI INSAN

Kuyruk, insan(*) ile kara, hava ve su hayvanlarinda var olan bir organdir.
 


Bu yazimdaki tema, canlidaki kuyruk degil, kuyruktaki insan. Gereksinimini ya da arzusunu elde etmek için insan, her seye katlanir. Eger ayni seye çok insan yöneliyorsa, ya öncelik için çatisir ya da bir düzen içinde siralanir. Eger elde etmek istenen sey kit ise, insanin davranisini belirleyen pek çok faktör vardir. O “seye” dogru yönelme seffaf, düzgün ve kurallar içinde olursa, ilk gelen ilk alir, son gelen kalirsa alir. Eger, o “seye” yönelis etik olmayan, yasa ve kural disi, hatta karanlik bir ortamda oluyorsa, elde etmek için kimi her yanlisi ve kötülügü göze alir. Çogu kimse ise dogustan insan gibi davranir, bencilligine gem vurur, o “seye” hiç yönelmez. Örnegin, her türlü ihale kuyrugunda, sonuç pesinen biliniyorsa(!) biri-birileri ya pay alir ve kuyrukta kalir, ya da kuyruktan çikar.

Gelelim, kuyruktaki insana dair, yasanan üç zaman ve üç yer hikâyesine:

Ilki, 1979-Ankara-Türkiye; CHP, Bülent Ecevit’in genel baskanliginda benim de milletvekili oldugum 1973 seçiminde yüzde 33 oy aldi. CHP-MSP koalisyon hükümeti 1974’de Kibris Baris Hareketi sirasinda, tarihin en büyük ilk petrol krizi ile karsi karsiya kaldi. Ayni yil ABD, hashas ekimine kontrollü izin verdigimiz için ülkemize karsi ambargo uygulamasini baslatti. Bunlara karsin, 1974 yilinda halkimiz hiçbir üründe kitlik ve fiyat artisi yasamadi. Ne var ki, izleyen iki yilda Milliyetçi Cephe Hükümetlerinin uyguladigi enflasyonist politikalar yüzünden 1977 seçimine giderken mal kitliklari ve fiyat artislari tirmandi. O seçimde CHP oyunu yüzde 42’ye çikardi. Ancak her oyun meclise yansidigi nispî temsil sisteminin sonucu, tek basina hükümet kuramadi. Hükümete gelen 2.Milliyetci Cephe hükümeti, uyguladigi ayrimci ve tarafgir iç politikasini sürdüremedi. 1978’de CHP hükümeti yeniden üstlenmek zorunda kaldi. 1979’da bir kez daha dünya 2.petrol krizi ile karsilasti. Dolaysiyla ülkede özellikle petrole dayali ürünlerde daralma ve fiyat artislari yasandi. Hükümet, buna karsi sonradan TANSAS tabelasiyla yayilan Kooperatif Birliklerinin kurdugu “tanzim satis magazalarini” açti. Ne var ki dünya çapinda tirmanan ekonomik kriz, en çok bizim gibi ülkeleri vurdu. Dolaysiyla CHP Hükümeti, o tür gerekli devletçi önlemlerine karsilik insanimizi, güncel gereksinmeleri için girdigi “kuyruktan” kisa sürede kurtaramadi. Ve o yil (1979) bosalan 5 milletvekili için yapilan ara seçimde CHP’nin oyu yüzde 29’a düstü. O günleri animsamayanlari bilgilendirmek istiyorum: Basbakan Bülent Ecevit “ben bu yenilgiyi demokratik anlayisimla bagdastiramam” dedi ve istifa etti. CHP’nin o demokratik ve onurlu tavrina ragmen, bu gün hala basta Partili Cumhurbaskani Erdogan olmak üzere karsitlari o “kuyruktaki insani” suçlama ve karalama propagandasi olarak sürdürüyorlar.

Ikincisi, 1978-Mokova-Rusya (o zamanki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi); Kadim Genel Baskanim Deniz Baykal’la davetli gittigimiz Moskova’ya gece karanliginda indik. Sabah programimiz geregi gidecegimiz toplanti için geçtigimiz caddeler tenha ve renksizdi. Ilk izlenimimiz, o tarihte disardan güçlü gözüken sistemin, içerde sagliksiz ve soguk görüntüsü oldu. Az ilerde genis ama bos bir caddede, kalin kaba üst-bas giysilerle yüzlerce metreyi bulan “kuyruktaki insan” ile karsilastik. Tercümanimiz, “belli günlerde satisa konan çogu gida ve mutfak malzemeleri için halkin alim yaptigi devlet magazalarindan birisi” oldugunu söyledi. Gezinin devaminda, semtine göre o manzaranin degismedigini gördügümüzde, “emegin sömürülmedigi bir sistem inancimiza” gölge düsmeye basladi. Yine de, dönecegimiz aksam, davetine gittigimiz Büyük Elçimiz Namik Yolga, sohbetin sonunda, "halkin günlük yasami pahasina ülkeyi güçlü göstermek için basta nükleer olmak üzere batiyla girisilen silahlanma yarisi yüzünden sistemin 10 yila kalmaz çökecegini” söylediginde, önyargili bir yanilgi içinde oldugunu sandik. 1989’da sistem çöktü ve partiyi Mihail Gorbaçov’un “açiklik ve yeniden yapilandirma” politikasi bile kurtaramadi. Adeta küresellesme yarisina ayak uydurmaya çalisan Tek Adam Vladimir Putin'in Rusya’sinin tarifsiz ve gri renkli kapisi, iste o kuyruklarla açilmis oldu.

Üçüncüsü, 2019-Istanbul-Türkiye; Kalkinmayi ve ekonomik gelismeyi tarimda ve sanayide kapasite ve üretim artisi degil, daha çok beton ve asfalt dökmek sanan bir parti 15 yildir iktidarda. Inatla sürdürülen bu politika yüzünden ülke bir kez daha uzun insan kuyruklari ile karsi karsiya kaldi. Hem de, belediyelerin hukuka aykiri olarak halktan topladigi vergilerle, zararina yola koydugu, tekerlekli “tanzim satis” kamyonlariyla. Hem de, sirf 31 Mart seçimini atlatana kadar! Ak Saray, demokrasiyi sadece sandik gördügü ve gösterdigi için 2007 seçiminden beri her seçimde yüzde 50’yi geçmek için her yanlisi denedi. Özellikle 2008’den beri, vergi ve zamlarla topladigi kamu kaynaklarini belli hedefine varmak ugrunda harcadi. Ve önce mali sonrada ekonomik dengeler yapisal olarak düzelmeyecek duruma geldi. Enflasyon yillar sonra yüzde 15’lere issizlik yüzde 30’lara çikti. Simdi artik As-Is derdinde olan “Kuyruktaki Insanimiz” 31 Mart seçiminde daha da çok oy alir ve güçlenirse Kayinbaba-Ogul ikilisinin elindeki ekonominin düzelecegi ümidiyle(!) bir kez daha sandiga gidiyor. Bekleyelim ve görelim ...

(*) Insanda kuyruk sokumu durumunda

Tarih: 2/19/2019 4:09:30 PM

Okunma : 196

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır