Cevikce / Haber ayrıntısı

TEK ADAM’A Karşı GENÇ ADAM

1954’den beri, yapılan bütün seçimlerin
 



kiminde oy veren bir yurttaş, kiminde partili sandık görevlisi, kiminde de milletvekili adayı olarak, 31 Mart 2019 gecesinden 6 Mayıs YSK’nın İstanbul Büyük Şehir iptali akşamına kadar olanları, ne gördüm ne duydum ne de okudum. Dahası, 1991 seçiminde Erbakan Hocanın Refah Partisi'nin İstanbul’dan milletvekili adayı olduğu seçimden beri, politikada her yükselişini "demokrasi sadece sandıktır" inancına dayandıran R.T. Erdoğan’ın, sonunda sandığı inkâr edeceğini ise hiç beklemedim. Tek Adamlık gücünü yitirme duygusu artık o duruma gelmiş ki, bırakın muhalefet edenleri, kendisini AK Saraya kadar getiren, kader birliği ettiğini yıllarca dilinden düşürmediği en yakın iki kardeşi(!), A. Gül’ü ve B. Arınç’ı bile budamakla(!) tehdit ediyor.

Bizim gibi özellikle Müslüman ülkelerde, demokrasiyi “sadece sandık” sanan politikacılar, bir konuda çok erken ustalaşırlar: “seçmenin hafızası yoktur, yanlışı da, haksızlığı da unutur, yeter ki, karnı doysun”. R.T. Erdoğan da, oyunu artırdığı her seçim sonrası “yola devam” derken, sözde “ileri demokrasi” dese de, o yol artık, “dediğim dedik, çaldığım düdük” yolu olmuştu. Zaten yolun başında, O dememiş miydi, -demokrasi bizim için amaç değil, hedefe giden yolda araçtır-*. Ayrıca anımsayalım; 2002’de ilk seçiminde AKP, Erbakan Hocanın oyunun üzerine merkez sağ ve ikinci cumhuriyetçi liberal demokrat geçinenlerden güç(oy) katmıştı. 2007 seçimi ve 2010 anayasa değişikliği dahil, 17-25 Aralık ta başlayan paralel devlet savaşına kadar da, AK Sarayın -ne istediler de vermedik ve aldatıldık- dediği Hizmet Hareketi (Fetö terör örgütü) de, sandıkta bütünüyle AKP’ye yönelmişti. Tek Adam olmak için -Beni anayasaya değil, anayasayı bana uyduracaksınız-** savaşımını verdiği süreçte bir 23 Nisan bayramında kendi yerine oturttuğu çocuğa, “hadi bakalım astığın astık kestiğin kestik” derken de, hırsı artık aklına ve iradesine baskın olmaya başlamıştı. O kadar ki, bu hırs sade partisinde ve ülkesinde değil, İslâm dünyasında tek adam olmaya uzanmıştı.

Ne var ki, bütün bu havaya (gerçeklere) karşın, AK Sarayda aile boyu Tek Adam’ı anayasallaştıran halk oylaması ile esmeye başlayan soğuk rüzgârların 31 Mart 2019’da tipiye dönüşü, karnı tok sandığı çoğunluğun dağarcığında bu kez, şimşekleri çaktırmış görünüyor. Aslında, yakın tarihin belgelediği gibi, özellikle Tek Adamın hak-hukuk tanımadığı bir yerde, toplumsal, siyasal sorunların beraberinde gelen -hızla tırmanan ve önlenemez duruma giren- ekonomik sorun (aş-iş derdi), bizde de halkı çare aramaya zorladı. AK Saray, yalnız İstanbul’da değil, üretim ve yatırım kapasitesinin yüzde 70’nin oluştuğu coğrafyada “erişilmez” sandığı (sanıldığı) gücünü, 31 Mart’ta yitirmiş oldu. Daha önemlisi AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan, seçmende var olduğuna inanılan ve 15 yıldır oyuna oy katan “nasıl olsa elinden iktidar alınmaz” izlenimini, sonunda yitirdi. Şimdi 24 Haziran’da İstanbul’da oyları kendine çevirmeyi başarsa bile artık R.T. Erdoğan seçeneksiz değil. Dünya da, Türkiye de artık o kadar hızlı dönüyor ki, 2023’e kadar neler olacağı, tümüyle bilinmez olaylara bağlı. Ama her ne olursa olsun artık, hırslı Tek Adamın karşısında özgüvenli bir Genç Adam var.
(*) 2004 de Rize’de R.T. Erdoğan
(**) 2017 Anayasa halk oylaması öncesi R.T. Erdoğan

Tarih: 5/18/2019 4:59:14 PM

Okunma : 180

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır