Cevikce / Haber ayrıntısı

Demokrasi Sadece "Sandık" Değildir 2

Geçen haftadan devam ediyoruz:
 




2002'de AKP'nin önünün açılmasını getiren süreci bir kez daha geriye dönerek alalım;1995 seçimlerinde, Cumhurbaşkanı Demirel hükümet kurmakla, en çok oyu aldığı için (%22), önce Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ı görevlendirdi. Ancak, Erbakan Hoca'nın koalisyon önerisini, (Demirel'in de telkiniyle) Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz olumlu karşılamadılar.Ve o aşamada Erbakan (o tarihte Refah Partisi'nin İstanbul Belediye Başkanı R.T.Erdoğan'dı) hükümet kuramadı. Sonrasında ANAP ile DYP aralarında anlaşarak, önce iki yıl Mesut Yılmaz’ın, sonra Tansu Çiller'in Başbakanlığını öngören ANAP-DYP koalisyon hükümetini kurdular. Kısa süre sonra, stratejisini geçerli bir programa bağlamadığı halde Mesut Yılmaz, "sağın kendi liderliğinde birleşmesi" amacıyla Çiller'i tasfiye etmek için yolsuzlukla suçlama yolunu seçti. Koalisyon dağıldı. Erbakan ikinci kez görevlendirildiğinde Mesut Yılmaz ile anlaşamadı.Tansu Çiller hiç zaman yitirmeden Erbakan Hoca'nın Başbakanlığına razı oldu. Böylece Refah-DYP koalisyonuyla,1969'dan beri Milli Görüş'ü başbakanlıkla taçlandırmak isteyen Prof. Necmettin Erbakan muradına ermiş oldu...

Ancak ellerindeki vesayete güvenerek Generaller, bu gün artık terörist başı denilen Fetullah Gülen'nin devleti ele geçirme faaliyetini önlemek için 28 Şubat dolaylı darbesiyle Erbakan Hocayı düşürdüler. Devamında kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyonu, Devlet Bahçeli'nin erken seçim baskısı yüzünden olağan tarihinden iki yil önce yıkıldı. Bahçeli'nin sebep olduğu seçime ülke 2001 ekonomik krizi içinde gitti. O nedenle mecliste var olan bütün partileri seçmen cezalandırdı. 2002 Kasım seçimini, Erbakan Hoca'dan ayrılan başını A.Gül ve B.Arınç'ın çektığı ve R.T.Erdoğan'ı genel başkan yaptıkları yeni kurulan AKP yüzde 34 oyla kazandı. Yüzde 10 barajını geçebilen diğer parti CHP oldu. Böylece AKP tek başına hükümet kurabildi. Ancak yasaklı R.T. Erdoğan, milletvekili olamadı. Bir yıl sonra "demokrasi anlayışım öyle gerektiriyor" diyerek, yasa değişikliğni destekleyen CHP Genel Başkanı D.Baykal'ın sayesinde Siirt ara seçiminde milletvekili seçilen R.T. Erdoğan, başbakanlığı ele geçirdi.

2007 seçiminden de oyunu artırarak çıkan R.T. Erdoğan için, hedefi olan ve milli görüşün "Sünni Araplaşmaya" dayanan asıl politikasını gündeme alma fırsatı, artık doğmuş oldu. Önceliği, "dindar nesil yetiştirme" amacına yönelik olarak, laik eğitimden uzaklaşmak ve imam-hatip liselerini hızla yaygınlaştırmaktı. 2010 Anayasa değişikliği ile de kuvvetler ayrılığının tasfiyesine giden yol açıldı. Ergenekon davaları ile silahlı kuvvetlerin laik demokratik cumhuriyet eğilimli kadroları tasfiye edildi. Fetö örgütlenmesinin gücüyle, tarafsız ve bağımsız yargı baskı altına alındı. Tek Adamlığa giden anayasal değişikliklerle, AK Saray, hem beton ve demirle hem de emir kulu kadrolarla donatıldı. Son hamle de, medyayı hemen tümüyle kontrol altına almak oldu

Bütün bu süreçte her şey planladığı gibi gitti ama Partili Cumhurbaşkanı Tek Adam, başından beri en önemli "yoksunluğunu" görmemekte inat etti. "Her şeyi göze alarak, her şeye hükmedebilirsin ama Aş ve İş derdine çare bulamazsan, halka hükmedemezsin" İşte bu nedenle sonunda, damarından ele geçirdiğine güvendiğin o sabırlı halk sana, 31 Mart'ta, "demokrasinin sadece sandık olmadiği" dersini verdi. Alırsın ya da almazsın, bilesin ki artık "demokrasi hedefine giden yolda amaç değil araçtır" demeye devam edersen, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne de kendine de halk indinde yazık edersin. Eğer inanç sağlamsa, "Burada da, Ahirette" de vebali ağırdır.

Tarih: 5/18/2019 5:04:15 PM

Okunma : 206

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır