Cevikce / Haber ayrıntısı

KIRIK OMURGA asla YEN İÇİNDE KALAMAZ

Kitlesel savaşlar, doğal afetler, salgın hastalıklar, büyük devrimler gibi tarihsel kırılmalar her alanda önemli değişimlere neden olur.
 

Son yüz elli yılda kıtalar boyutunda savaşlara ve milyonların kıyımına neden olan, o uğurda çok kan akıtan insanlığın “temel çelişkisi” ise, hep “Birey mi? Toplum mu?” ikilemi ve savaşımından kaynaklanmıştır. Daha 2020’nin ilk günlerinde bile, dünyanın genel fotoğrafı bireycilerin (küresel sermayenin) kazandığını gösteriyordu.
Mart başında dünyaya hızla yayılan covid-19 salgını, yüz yıldır görülmemiş bir panik yarattı. 1980’den beri dünyaya hâkim olan küresel sermayenin payitahtında (New York’ta) üst aklın kapıldığı telaştan sanıldı ki, korona virüs öncesindeki sömürünün artık yaşanmayacağı bir evreye giriliyor. Pek çok toplum bilimci, “ne siyaset, ne ekonomi, ne sosyal yaşam, ne töreler, hatta ne de inançlar bile Covid-19 öncesi gibi olmayacak” dediler.
Ülkemizde de başta iktisatçılar, birçok ünlü bilim insanı, “Artık neoliberal ezberlerin terk edilmesinin; kamuculuk, planlama, toplumsal dayanışma gibi kavramların tekrar benimsenmesinin zamanı geldi de geçiyor" çağrısında bulundular.
Ben de benzer iyimser düşüncemi bir yazımda şöyle dile getirmiştim: “Dileriz, son on beş yıldır yaşamın bütün alanlarına hâkim olan ve doymaz bir hırsla hep ‘Ben’ diyen Tek Adam’a, Covid-19 bundan böyle olsun ‘Biz’ demesini öğretse bari…”
Ancak, Mart başından Haziran sonuna beş ay gibi kısa bir süre sonra, New York’tan, Berlin’den, Moskova’ya, Pekin’e baktığımızda bu beklentilerin ve dileklerin şimdiden lafta kaldığı gerçeği yaşanıyor. Her yerde özellikle çalışanlar (emekçiler) açısından salgın öncesine de değil, yıllar öncesine dönüldü.
Üstelik ABD’de işsizlik 60 milyonlarda. Avrupa’da kamunun yaptığı mali desteğe karşın, işgücü ve kapasite kaybını kapatmanın, çok uzun zaman alacağı tartışılıyor. Çin’de, öneki yıllarda sağlanan yüksek kalkınma hızlarının ve dış satım hacimlerinin artık olanaklı olmadığı rakamlarla belgeleniyor.
Türkiye’mizde de salgın öncesinde zaten tasarruf kıtlığı, dışa bağımlılık, mali dengesizlik, yüksek enflasyonu ve işsizlik yaşanıyordu. Salgın yüzünden çok büyük ölçekte duran üretim ve ticari faaliyetler, iktidarın özellikle hazine yönetiminin ipleri elinden kaçırmasına neden oldu. AK Saray, zirve yapan açığı kapatmak için daha önce İşsizlik Fonunda olduğu gibi şimdi de işçinin Kıdem tazminatına el koymaya çalışıyor.
Hani nerde kaldı, “önemli değişimler”?...Yine küresel sermayenin asıl sahibi bilinen yüz dolayındaki (içinde ABD’lilerle birlikte, Avrupalı, Çinli, Hindistanlı, Brezilyalıların da olduğu) patronlar ve bizde de olduğu gibi her ülkedeki ortakları (işbirlikçileri), 2019 Aralık’ta “kârlarını maksimize etmek” için nasıl ve ne yönde karar veriyorlarsa idi, normalleşme(!) yaftasıyla, aynı “yolda devam” dediler.
Benim gibi iyi niyetlilerimiz de, bırakalım diğer dünyayı, tek başına ve tek elden ülkeyi yöneten Partili Cumhurbaşkanının, covıd-19 salgınından ders alacağı ve değişip artık “BEN” değil, 80 milyon adına “BİZ” diyeceğini beklemenin hayal bile olmadığını gördük.
Ama bizi asıl acıtan, bu Tek Adamın karşısında, sözde “iktidar olmak” (37. Kurultayın adını böyle koymuşlar) için ittifaklar peşinde sürüklenen CHP Genel Başkanının da, kendini değiştirme sorumluluğunu ve yürekliliğini göstermemesi oldu. Değişimin gücü olma vaadiyle geldiği halde, on yıldır etkin ve yetkin olamadığını görüp, değişim ve yenileşmenin önünü açmak yerine, açık havada maskeli ve mesafeli ve belli sayıda delegeyle ve sırf kendi ve takımını seçtireceği gündemle kurultay yaparak, yoluna geldiği gibi aynen devam etme BEN’cilliğini yeğledi.
Bu çıkışa karşı, başta genel başkanlık her düzeyde görev ve sorumluluk almış laik demokratik cumhuriyeti yaşatma bilinç ve inancını taşıyan CHP’lilerin, (her kurultay öncesi olduğu gibi), “aman sırası değil, kol kırılır yen içinde kalır” deme duygusallığını bırakmalarının zamanı geldi de geçti artık.
CHP’nin kolu değil, omurgası kırık, asla yen içinde kalamaz.


Tarih: 29.06.2020 23:08:53

Okunma : 176

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır