Cevikce / Haber ayrıntısı

Zaman, “YANMA” Zamanıdır,

Partili Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın,
 

“Biz masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikâyeleri anlatıldı. Artık kendi hikâyemizi yazma zamanıdır” demişti.
AK Sarayın bu açıklaması ile ilgili olarak, Cumhuriyet gazetesindeki dizi yazısında değerli bilim adamı, yazar Emre Kongar, 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle başlayan -Kendi Modernleşme Hikâyemizin- parlak ve hazin sayfalarını tarih ve olayları ile anımsatıyor ve sonunda nasıl Sevr’e geldiğimizi belgeliyor.
Emre Hocam özetle, “Elbette Osmanlı Modernleşmesi ile Cumhuriyet Modernleşmesi arasında fark var; Birinin Toprak Ağalığı ve Tarikatçılık üzerine kurulu olan Dinsel/ Geleneksel Aile Otoritesine dayalı olması, ötekinin ise Endüstri Devrimi aşamasında ortaya çıkan, Millet/Halk Egemenliği adına gerçekleştirilmiş olmasıdır”. “Emperyalizme başkaldırmış ve onu yenmiş, toprak ağalarının ve tarikatların egemenliğine son vermiş olan Atatürk ve onun kurduğu bu Modern Cumhuriyet hem dincilerin hem de emperyalistlerin hedefidir. Emperyalistleri anlamak kolaydır: Sömürülerine son verdiği için Atatürk’ü ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni sevmemeleri normaldir. Beni şaşırtan, utandıran ve korkutan, Cumhuriyet Modernleşmesi sayesinde bulundukları koltuklarda oturanların, hiç utanmadan, onlara bu olanağı sağlayan Cumhuriyet değerlerine ve modernleşmesine, özellikle de bunları gerçekleştiren Atatürk’e saldırmalarıdır!” diyor.
Sayın yazar Kongar, AK Saraydaki anlayışın nasıl bir yatsıma ve aymazlık olduğunu, yüreklice belgelediği için kendisine şu iletiyi yolladım:
“Modernleşme ile ilgili yazılarınız dolaysıyla içten teşekkürlerimi iletmek istedim. Birilerinin* haber programlarında halkın ilgisini çeken eleştiri görevlerini, “toprağın ritminde yaşamak” sevdası gibi özel, duygusal ve hafif nedenlerle elini taşın altından çektiği bir dönemde, sizin laik cumhuriyet sevdanızın (savaşımınızın-heyecanınızın) olağan üstü önemli ve değerli olduğuna yürekten inanıyorum.”
Sayın Kongar’a teşekkür ederken bu iletimdeki asıl derdim: “Birilerinin”, laik demokratik aydınlık cumhuriyetimizin, karanlığa doğru hızlanarak gidişi karşısında savaşımdan kopma (vazgeçme) haklarının olmadığının altını çizmekti:
Şunu iyi bilmeliyiz, demokrasiyi salt “sandık” sananlar, özellikle 20. Yüzyılın ilk yarısında birçok ülkede olduğu gibi, aş ve is derdinden boğulmuş kitlelerin, damarını ve duygularını kullanarak demokrasiyi ayakları altına aldılar. Kitle psikolojisi, çoğu zaman hukuk dışı uygulamaları ve hatta devlet adına korku salmayı (tehdidi) alkışlamıştır. Unutulmasın ki, politikacının bu eğilime kapılması ve onu politik emelleri için kullanması, sonunda mutlaka ülkesi ve halkı için kara bir dönem olmuştur ama bedel ödeterek bitmiştir. Bizde de, tek başına ve aile boyu tek elden devlet vesayetini eline alanların, kitle psikolojisini sonuna kadar istismar etmeleri, politika tarihimize kara bir sayfa olarak geçecektir.
Gerçek aydın (bilime ve akla dönük, omurgası sağlam, dik durabilen ve içinde insan sevgisi olan) kişi, ülkesinde durum ne denli karamsar ve umutsuz olursa olsun, mücadeleyi bırakmaz, bırakamaz. Özellikle 7 Haziran 2015 seçiminden bu yana olanlar, her aydını eteğindeki tasları atıp, akıl ve güç birliği yapmaya mecbur etti.
Bu karanlık gidiş, başta halkın aş-iş derdi olmak üzere, acılı sorunlarını bile gündemin arkasına atmış durumda. Politik tarihimizin hiçbir döneminde böylesi bir umutsuzluk ve karamsarlık toplumu sarmamıştı. Ne var ki, ülkenin gerçeği bu olsa da, eğer laik demokratik Türkiye cumhuriyetinin duyarlı bir yurttaşıysak, bu gidişe karşı demokratik direnişimizi her koşulda sürdürmeliyiz.
Her gün bir yenisini gördüğümüz, baskı, yıldırma, cezalandırma ve hatta can tehdidi karşısında, sabahları yataktan, Nazım’ın “sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” öğüdüyle kalkmanın tam da zamanıdır.
(*) “Birilerinden” kastım, başta çok takdir ettiğim ve görevini kesinlikle sürdürmesini beklediğim Sayın Fatih Portakal ve benzerleridir.


Tarih: 8/31/2020 8:22:36 PM

Okunma : 191

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır