Cevikce / Haber ayrıntısı

KKTC ve R.T. E. R.T. Erdoğan

Kıbrıs konusunda başbakanlığının ilk gününde beri eşi bulunmaz devlet adamı ve diplomasi üstadı
 

, Rauf Denktaş’ı anlayamadı. Anlamadığı gibi O’nu da Türkiye’de yaptığı gibi, emri altında sıradan bir Vali yerine koymaya kalkıştı. Öyle yapsa da, başta Kıbrıs Türk Toplumu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği olmak üzere ilgili bütün taraflar indinde, hep Denktaş’ın politikası ve kararları etkin oldu. Ne zaman ki, Cumhurbaşkanı Denktaş’ı sonsuzluğa yolcu ettik; R.T. Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin (KKTC) de, Tek Adamlığını üstlendi. KKTC’deki son seçimlerde açıkça görüldü ki, Kıbrıs’ta hangi kararların ve kimlerin alacağını AK Saray belirliyor. En yaşamsalından küçük ayrıntılara kadar. Örneğin 1974 Barış Harekâtının 20 Temmuz anma törenlerinde, gerçekçi-uygulanır ve iç-dış çevrelerce kabul edilir olmadığını bildiği halde, KKTC ile ilgili izlenecek politika değişikliklerini dünyaya, AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan ilan etti. Aslında, bu duruma gelirken R.T. Erdoğan’ın aklındaki tek neden KKTC’nin ve Kıbrıs Türk Toplumunun gelecek-kalıcı yararları ve çıkarları değil, Türkiye’deki iç politik geleceğine dönük hesapları olduğunu yine içerde dışarda sorumlu ve sağduyulu herkes gördü ve görüyor. Düşünebiliyor musunuz, Millet İttifakını dağıtma yaklaşımının bir adımı olan Saadet Partisini ele geçirmesinde kullandığı Oğuzhan Asiltürk’ü 20 Temmuz Anma törenlerine götürüyor. Sorulunca da, yanıtı “1974 Harekâtına karar veren koalisyon hükümetinin Bakanı olmasını” gerekçe gösteriyor. 1974’de, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) - Milli Selamet Partisi (MSP) Koalisyon Hükümetinin Başbakanı, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’ti. Vefatına kadar R.T. E.’yi ağır bir dille eleştiren MSP’nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan, o hükümetin Başbakan Yardımcısı, O. Asiltürk te iç işleri Bakanı idi. Ecevit’in dünyaya “Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnızca Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada'ya gidiyoruz”, diyerek alınan kararı imzalayan kabinenin 18 CHP’li bakanından 3’ü (Maliye Bakanı Deniz Baykal, Bayındırlık Bakanı Erol Çevikçe ve Çalışma Bakanı Önder Sav) yaşıyorlar. MSP’li 6 bakandan sadece İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk yaşamda. Geçen haftaki 20 Temmuz Anma Törenlerine bizlerin çağrılmaması sadece CHP düşmanlığı yüzünden değil. Saadet Partisini teslim almak hesabıyla ayarttığı Oğuzhan Asiltürk’ü sağlama bağlamak içindi. Gelelim, R.T. Erdoğan’ın, -Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Millet Bahçesi- vaatlerine; KKTC Millet Vekillerin yarısının, halkın da çoğunluğunun katılmadığı konuşmasına karşılık, KKTC e. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yanıtı, altı çizilecek önemdedir: “Devletlerin itibarı binalarının ihtişamı ile ölçülmez. Demokrasisi, özgürlüklere, insan haklarına, hukuka, adalete saygısı, yurttaşlarının refah düzeyi ile ölçülür” İçerde dışarda ilgili kişi ve çevreler indinde KKTC’de olanlar ve olacaklar konusunda R.T. Erdoğan’ın durumunu en gerçekçi ve doğru yorumlayabilecek tek kişi Rauf Denktaş’ın baş danışmanı Erol Manisalıdır. Prof. Manisalı Diyor ki, “Erdoğan’ın KKTC ziyaretinde üç temel stratejik hata işlenmiştir: 1) Türkiye’de hükümetler Kıbrıs konusunda hep TBMM’yi arkalarına alarak iktidar-muhalefet tüm partilerin desteği ile hareket etmişlerdir: İnönü, Demirel, Ecevit bu politikadan hiç ayrılmayarak başarı sağladılar. AKP (ve Erdoğan) ise TBMM ve muhalefeti adeta yok sayarak hareket etti: Kıbrıs konusunda bölünmüş bir Türkiye resmi sergiledi. 2) Siyasal İslamcı ideolojiyi Kıbrıs’ta da sürdürme yolunu seçti: Suriye ve Mısır’daki yanlışı tekrarladı. Oysa Kıbrıs Türk toplumu bu konuda olağanüstü bir duyarlılığa sahiptir: iş ters tepecektir. 3) Kıbrıs Türk toplumu içinde, ‘bölünme ve kutuplaşmaya yol açtı’. Zaten federasyon ve Türk toplumu ve devleti zıtlaşması içindeki Kıbrıs’ta, sorunu çözeceğine daha da derinleştirdi. Bu üç büyük hata Türkiye’nin ulusal çıkarları ve Kıbrıs Türk toplumunun (ve devletinin) geleceği bakımından çok zararlı tohumlar ekmiştir.” Yazımı bitirirken 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı kararında imzası olan bakanlardan biri olarak, Erol Manisalı Hocanın tespitlerine aynen katılıyorum. Ekleyeceğim önemli yorumum: Yarım yüzyıldır çözülemeyen Filistin-İsrail sorunu nasıl ki yalnız Orta Doğuda değil, bölgeyle ilgisi olan biz dahil, çok sayıda ülke arasında da sorunlar (terör ve orta ölçekli savaşlar) yumağı olduysa, 1974’de zorunlu askerî müdahalesi sonucu çıkan Kıbrıs Sorunu, AK Sarayca iç politika hesaplarıyla tırmandırılması, zaten yalnızlaşan Türkiye’mizin dış ilişkilerini çok daha zor ve girift duruma sokacaktır. -

Tarih: 4.08.2021 09:14:56

Okunma : 195

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır