Cevikce / Haber ayrıntısı

28 Gün Kala Seçmen Psikolojisi?

Sandığa 28 gün kaldı.
 

Sonuca dair bu gün ne anlamı var dense de! Olsun, ben Bi-Gazetemizin kurucusu, çok okumuş ve bilmiş Adil Korkut’un ölmeden önce yazdığı seçmen yorumunu, yinelemek istiyorum:
***
Yüzlerce yıllık Osmanlı feodalizminin biçimlendirdiği insanımız, Birinci ve İkinci Dünya savaşları arasındaki kısa süreyi saymazsak, 1500’lü yıllardan bu yana ayni toplumsal/siyasal kültürle bilinçleniyor.
(Bilinci, içselleştirilmiş bilgi olarak ele aldığımı belirtmeliyim); İnsan, iç dünyasına bakan bir canlıdır ve diğer hayvanlardan bu yönüyle de ayrılır. Kendi dışındaki gelişmelere bakarken, iç dünyasına döner ve kendine bakar. Karşılık bulmadıklarını görmez, umursamaz. Yönetenler onu kullanıyor, sömürüyor, eziyor, beyni yok varsayıyor ama...
O İnsan iç dünyasında yılların birikimiyle yerleşmiş din, gelenek, alışkanlıklar vs. gibi değerlerine baktığında gördüğü şudur:
“Büyük insanlar bir şeyi yapıyorsa, mutlaka bir bildikleri vardır!”
“Müslüman adam asla kötülük yapmaz! Kapıya kadar her türlü yardım malzemesi getiren hayırsever dünya nimetlerine tenezzül etmez!”
Soru 1, “Böyle bir ‘bilince’ sahip insana, yolsuzluk haberleri ne kadar etki eder?
Soru 2, “Böyle bir ‘bilince’ sahip insanı, çevresindeki haksız-hukuksuz bir haber ne kadar değiştirir?
Bakmaz-bakamaz bile ki, görebilsin... Uyarsanız, gözünün içine soksanız, sizi kendi iç dünyasındaki kimlikle uyuşturamadığı için, diyeceği şu olur: “Benim düşüncelerim bana, sizin düşünceleriniz size aittir”. İnsanın iç hesaplaşması kolay gerçekleşebilen bir değişim değildir.
1800’lü yılların sonlarında Harvard’dan ünlü profesör ve pragmatizmin babası William James, “Ancak dikkat ettiğim şeyler zihnimi biçimlendirir, seçici ilgi olmasa deneyim bir karmaşadan başka bir şey olmazdı” der. Zihin, insan için çok önemlidir. İnsanımızın büyük bir çoğunluğunun siyasal yelpazede kendini ‘sağcı’ görmesi; sınıfsal (bilimsel) olarak öyle olduğu anlamına gelmez. Gerçek anlamıyla ne Sağ’ı biliyordur ve ne de Sol’u.
Bugün eğer ‘eline-beline-diline’ sahip olmayı bilmeyen bir ahlak yapımız varsa, sebebi iç dünyamızın uzun yıllar içinde “bilinçlenmesindendir. Sünni inancın en temiz, en arı hali diyebileceğimiz Hanefilik, bugün Anadolu insanının inanç etiketi olsa da, yaşanan ve yaşatılan düpedüz siyasal İslamcılıktır.
Modern çağda, insanların iç dünyasını biçimlendirme, algıları yönetme iktidarların temel uğraş alanlarının başında geliyor. Dış dünya nasıl gelişirse gelişsin, hangi değişimler yaşanırsa yaşansın, iç dünyaları biçimlendirilmiş insanların kısa sürede görüşlerini değiştirmesi beklenmemelidir.
***
Adil Korkut’un adının başında Prof. Doç. gibi sıfatlar yoktu. Bir büyük medya kanalının ya da gazetenin ünlü yorumcusu da değildi. Her gün internet sayfalarında rastladığımız, genç kuşağın binlerce “aklından” biriydi.
Adil Korkut’un bu denemesi, Partili Cumhurbaşkanı (Tek Adam) R. T. Erdoğan’ın NAS diyerek -kendi iktisatçı(!) icadı- “Enflasyonun sebebi Faizdir” uygulamasıyla hazineyi boşaltmasının, mutfakta pahalılığı tavan yaptırmasının, halkı gırtlağına kadar borca sokmasının, temel nedenini açıklamıyor mu?
Ancak şu gerçeği de biliyoruz, 1950’den beri üretim ve yatırım kapasitesi düştüğü, dolaysıyla işsizlik ve pahalılığın üç haneli rakamlara çıktığı, nüfusun yüzde 20’si ile yüzde 80’i arasındaki gelir bölüşümünün uçuruma dönüştüğü her seçimde İnsanımız (seçmen) hakkını aramasını ve almasını bilmiştir. Değil, 20 yıllık AK Saraydaki Partili Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’dan, demokratik seçimle gelmiş ve 2 yıl Başbakanlık yapmış, siyasi tarihin en dürüst siyaset adamlarından biri Halkçı Bülent Ecevit’ten bile…
Üstelik bu 20 yılda öyle bir gençlik geldi ve ayağa kalktı ki, Tek Adam Ak Saraydan ne dese, ne yapsa da artık karşısında, değişim ve yenileşme yolunda asla boyun eğmeyecek bir kuşağın olduğunu sokaklar, salonlar, gazeteler, ekranlar ve sosyal medya resmediyor.
Böyle baktığımızda, başta CHP olmak üzere millet ittifakının (6’lı Masanın ) yoğun eleştiri alan milletvekili aday listelerine karşın, 14 Mayıs seçimde, Adil Korkut’un saptamalarının, etkili-tepkisini ve sonuçlarını göreceğimize ben inananlardanım.
Yeter ki, 31 Mart ve 14 Haziran 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi seçmenin oyuna sahip çıkmak için sandıkların başında muhalefet, örgütlü ve güçlü dursun.


Tarih: 4/16/2023 10:28:52 AM

Okunma : 93

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır