Cevikce / Haber ayrıntısı

DILERIM ÇIÇEK MAHCUP OLMAZ

Bir bilim adami rüsvet ve yolsuzlukla ile ilgili arastirma yapiyor. Bayindirlik Eski Bakani oldugum için benimle de görüstü. Çünkü rüsvet ve hortum kelimeleri üzerinde konusmaya ve yazmaya baslayan herkesin aklina Türkiye’de önce Bayindirlik Bakanligi gelir. Buda çok dogaldir. Dünyanin her yerinde oldugu gibi rüsvet ve yolsuzlugun en çok oldugu alan bizim ülkemizde de Devlet ihaleleridir. Üstelik gelismekte olan ülkelerde, kalkinmak için yapilmasi zorunlu olan yatirimlar, her yil o ülkenin kamu kaynaklarinin çok büyük bir oranini kapsar.
 

Dünya Bankasindan ve diger dis finans çevrelerinden yardim veya borç olarak Devlete verilen kaynaklarin miktari, örnegin Türkiye’de yillara göre 2 ile 10 Milyar Dolar arasinda degisir. Bu düzeyde bir kaynagin büyük bölümünün yatirima dönüsmesi de, ancak yükleniciler (müteahhit) araciligi ile olur. Yakin zamana kadar ülkemizde alt ve üst yapida kamu ihalelerinden is almak isteyen yüklenici sayisi, 15000’nin üzerinde idi.

Pasta büyük ama çevresinde binlerce kopil (çocuk) var. Kimi iyilikle sirasini bekler, kimi biçak çekip herkesin önüne geçer, kimi de kendi aralarinda çete olusturur, digerlerini korkutur. Dagitanla elbirligi yapip, tek basina bütün pastayi alip kaçan bile olur. Bu kurnazligin esasi yerken, yedirmeyi de bilmek ve becermektir.

Bir zamanlar (5 yil önceleri) Avrupa ve Amerikali firmalarin, otoyollar, bogaz köprüleri, santraller gibi katildiklari ihalelerde, aldiklari is karsiligi verdikleri rüsveti, muhasebelerinde göstererek vergiden düsme haklari vardi. Yani, ABD’li X firmasi, Türkiye’de sözgelimi 250 Milyon Dolarlik bir projeyi alirken 10 Milyon Dolar rüsvet vermisse, muhasebesine bunu gider yazabilir ve vergiden düsebilirdi. Simdilerde artik yok deniyor. Ben inaniyorum! Siz bence inanmayin sevgili okurlar.

Susurluk, yolsuzluklarin o tarihten sonra artik yapilmayacagi bir dönüm noktasi olur diye benim gibi çok kisi umutlanmisti. Oysa, 2000 yili krizi ile ortaya çikanlar, susurlugun basit bir Hirsiz-Polis oyunu kadar küçük bir kaza oldugunu gösterdi.

Her gelen Hükümet büyük büyük laflar etti. Balinadan tutunda Serçeye kadar her büyüklükte hayvan adi takilarak “operasyon” hikayeleri yazildi. Sonunda belki içten ve inanarak bu operasyonlari baslatanlar, Donkisot’tan daha komik ve acikli duruma düstüler.

2003 yili ekim ayina geldigimizde son aylarda ortaya çikan banka yolsuzluklarinin rakamlarina bakilirsa, son bes yilin toplamindan daha çok oldugu görülür. Bugünkü Hükümetin Adalet Bakani Çiçek’te bu büyüklüklere yakisir sözler etmeye basladi! “Hortumculari yataklarinda rahat uyutmayacagini, ölene kadar peslerini birakmayacagini, hortumcularin kendilerinden alamasa da, bu paralari çocuklarindan alacagini” o kadar heyecanla söylüyor ki, akillara, bir eski Bakanin “kurusuna kadar söküp alacagiz” deyip de sonra nasil mahcup oldugu geliyor.

Bakan Çiçek Hukukçu oldugu için büyük sözleri söylerken, matematik bilgisiyle de ölçmüs biçmistir, umarim! Türk halki, Devletin giden katrilyonlarca lirasindan, daha üç kurusunun bile geri döndügünü hiç görmedi. Sanirim fert basina Milli Gelirimiz 10 Bin Dolar olana kadar da göremeyecek. Bu gelir düzeyine bu hizla varmak için de benim hesaplarima göre daha iki on yil var.

Bu yazdiklarim yolsuzlugun bir büyük ekonomik ve sosyolojik gerçek oldugunu göstermek içindir. Arastirma yapan bilim adami dostuma bu gerçekleri anlatmadim. Ona Bayindirlik Bakani iken görebildigim kadariyla yolsuzluga firsat veren teknik ve hukuki eksiklikleri anlattim. Böyle bir arastirma veya doktora tezi ile gerçegi bulmak kolay olsa, 10 yillar önce yolsuzluk kelimesi unutulur giderdi.

Tarih: 11.12.2003

Okunma : 907

Kategori : NTVMSNBC

yorum oku/yaz - Yazdır