Cevikce / Haber ayrıntısı

R.T.Erdogan nereye kosuyor (3 son)

Erbakan Hoca, davasina akildan ve gönülden bagli dürüst ve cesur bir liderdi.
 


Söyleminde ve eyleminde tutarsizlik ve karartma asla yoktu. Milli görüs yolunda özgürlükçü, çogulcu, katilimci ve sosyal adaletçi demokrasiye inanmis bir politikaciydi. Oysa R. T. Erdogan, gücünü ve kariyerini borçlu oldugu Necmettin Erbakan’dan farkli karakter ve kisilikte bir politikaci. Basbakan olduktan kisa süre sonra “degistim, milli görüsçü degilim, Menderes’in çizgisinde, muhafazakâr demokratim” derken, “demokrasi bizim için amaca götüren sadece bir araçtir” sözünün üstünden henüz iki yil bile geçmemisti. Hiç degismedigi halde o sözleri, önündeki engelleri asmak için, birilerine(!) gösteri hesabiyla söylüyordu.
ABD’nin ve Avrupa Birligi (AB)’nin destegi için Beyaz Saray'da Baskan Bush’un yanina sokulurken, Kibris’ta Annan planina “evet” derken, ne yüksünmüs ne de sorumluluk duymustu. Küresel kapitalizm yanlisi ulus devlet düsmani medyanin konusan, yazan ve çizen takimini yanina almak için de, ne gerekiyorsa yapmaktan kaçinmamisti. Basta, elindeki kamusal güç ve kaynak olmak üzere…
Baslangiçta yol haritasini, yanlis yapmamaya, “fincanci katirlarini ürkütmemeye” göre çizmisti. Hedefinin nirengi noktasi ise “Demokrasiyi araç olarak kullanmayacagina” belli(!) odaklari inandirmakti. Yani önünde engel gördügü muhalefeti, yargiyi, ve güçlü çevreleri sindirmek ve asmak için kuvvet hesabina ve zamanlamaya özen gösterdi. Gerektiginde ödün de verdi. Iste o nedenle degistigini (!) ispat için (sonralari diyecegi gibi) “kan kusup, kizilcik serbeti içmeye” katlandi.
Bütün bu gayretine karsin, 2007 seçim öncesi Yargitay Bassavcisi'nin isgüzarligi, kendisini ve partisini kurtarmak için iktidarin ve meclis çogunlugunun olanaklarini sonuna kadar partizanca kullanmaya mecbur etti. Sonunda, kapanmaktan kurtulmakla kalmadi, magdur yaftasini sirtina takarak, seçimde oyunu, yüzde 35'ten 47'ye çikardi. Artik kartlarini açik oynayabilirdi; Ilk adimini, anayasayi degistirmek için atti. Üstelik, Çankaya'yi da (kader kardesi A.Gül’le) ele geçirmis ve en ciddi ayak bagindan kurtulmustu.
Mutlak gücü elde etmis ve asil hedefine dogru “demokrasiyi araç olarak kullanabilecegi bir ortam” artik önüne serilmisti. Önemli olan dünyada patlayan finansal krizin Türkiye'yi teget geçmesini saglamakti. O nedenle halkin gerçek sorunu olan as-is derdini gündemden kaçirmanin yolunu bulmaliydi. 2009'daki Anayasa degisikligi hem yargiyi ele geçirmenin hem de gündemi degistirmenin firsati oldu. Sonucu belli oldugu halde ana muhalefetin yarisi tirmandirmasi da, isine yaradi. Öylece referandum sunucu, 2011 seçimi öncesi muhalefetin iktidardan uzak, AKP'nin de iktidara daha güçlü gelmekte oldugunu belgelemis oldu. Geçerli her iki oydan birini alinca da, gizli hedefine hizla kosmasinin önünde hiç bir engel kalmamisti! Tarihi geri götürmek için gösterdigi inat ve hirsin arkasinda, on yili askin süreci usta bir sekilde yönettigi özgüveni yatiyordu.
Simdi artik R.T.Erdogan, kendince hedefinin son basamiginda olduguna inaniyor! Çankaya’ya cumhurbaskani degil, aile boyu “erisilmez bir güç” sahibi “baskan” olarak çikmak istiyor. O nedenle ilk turda seçilmek için yanina ve arkasina aldigi iç dis tüm propaganda güçlerini sonuna kadar kullaniyor. Dolaysiyla “bu R.T.Erdogan’i durdirmak” için ülkesinin ve ulusunun gelecegini düsünen ve dert edinen herkesin, kesinlikle sandiga gitmesi ve karsi oyunu kullanmasi inanç,vicdan ve ahlak borcudur.

Tarih: 19.08.2014 15:48:19

Okunma : 521

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır