Cevikce / Haber ayrıntısı

CHP Genel Baskaninin “sag sapma” karmasasi(!)

1972'den bu yana, yani 42 yildir ilk kez bir Genel Baskaninin kurultay konusmasina,"selamsiz-sabahsiz" basladigini gördüm.
 


























Son CHP Kurultayinda, Baskan Kiliçdaroglu, rakibi Ince'den sonra kürsüye çikar çikmaz,"uzun konusmayacagim (!) dedikten sonra agzindan çikan ilk söz "sag..…" oldu ve basladi kendini savunmaya. Sonuna dogru bir-kaç cümleyle degindigi ülkenin iç ve dis sorunlariyla ilgili AKP, daha dogrusu Cumhurbaskani R.T.E elestirisi disinda, konusmanin hemen tamami, "partiyi programina aykiri olarak saga çektigi" tartismasina karsi, hem de fena halde alingan ve duyarli bir sekilde yanit vermekle sürdü ve bitti.

CHP'de bu "merkez saga açilma" konusu yüksek sesle konusulmaya (daha eskiyi birakalim), 2002 seçimi öncesi basladi. 1999 yenilgisinden sonra bir süre ayrildigi genel baskanliga yeniden dönen Baykal'in ortaya attigi "Anadolu Solu" kavraminin nedeni, partinin seçmen indindeki, "devletçi ve asiri solcu" görünümünü düzeltmekti? Anadolu solu açilimi kapsaminda, Seyh Edebaliden alintilar ve ilahiyatçi Yasar Nuri Öztürk'ü milletvekili adayi yaparak, bir anlamda muhafazakâr seçmeni kazanmaya çalisti. Ancak, DSP bittigi yani sosyal demokrat tek kitle partisi kaldigi halde 2002 seçiminde CHP, yüzde 19.4 oraninda oy alabildi ve "tek basina iktidar" vaadinden, "tek basina muhalefet" durumuna düstü. O seçimden düne kadar da, oyunu 3-5 puan artirsa da parti, seçmen indinde artik iktidar adayi bir parti degil.

6 Eylül kurultayinda, her seçim ve kurultay öncesi benzer isimler gibi Bekaroglu'nun da partiye alinmasi, bu saptamalarimi animsatmama neden oldu. Anlasiliyor ki, CHP Genel Baskani da, bir önceki Genel Baskan gibi, seçmen yapisinin giderek ve hizla saga kaydigi sanisinda! 2011 seçiminde meclise getirdigi sag kökenli milletvekillerini, parti tabanina benimsetemedigini gördügü halde her MYK degisikliginde daha çok yeni sag yaftalara gereksinim duymasi, bu sanisinin bir inanca döndügünü gösteriyor. O kadar ki, hiçbir oy katkisi olmadiginin seçim sonuçlariyla belgelenmesine karsin, "türbani biz çözeriz" yanilgisi benzeri, Türk-Islam çözümlemesinin baskisindan kurtulamiyor.

Aslinda CHP Genel Baskani, saga kayisin, CHP'ye zirnik oy getirmedigini ve getirmeyecegini görecek kadar birikimli ve deneyimli olmali? Iste son kurultaydaki telasi ve savunma çabasi da bundan kaynaklandi. Çünkü Muharrem Ince, konusmasinda çok önemli bir saptama yapti: "Siz degil misiniz, ‘anlamli bir oy alamazsam istifa ederim" diyen! Kürsüye çiktiginda Baskan Kiliçdaroglu'nun içine düstügü ruh hali bu suçlamanin etkisindeydi. 2010'da, genel baskan oldugundan bu yana, her anlamli düsüsün ardindan, sorumlulugu üstünden atarcasina, "yardimcilarini" tasfiye edisinin, ne anlama geldigini yalniz Ince degil, herkes görmüs olmali.

En umutlu üyesinden Genel Baskana kadar, parti kadrosunun büyük çogunlugu, 9 ay sonra yapilacak 2015 seçiminde de meclise en çok 150 milletvekilinin girebilecegini görüyor. Dolaysiyla, herkes, "partinin anlamli bir basarisindan" önce, kendi "basari"sinin hesabi ve çabasi içinde! Oysa seçmeni ve seçimi dogru anlayan "akli basinda her kisi", artik su gerçegi ögrenmis olmali; CHP, ilke ve amaçlari, örgütü, siyaseti ve liderligiyle bütünlüklü bir sosyal-demokrat parti olmadikça, daha sag-daha sola saparak anlamli bir basariya asla kavusamaz.






Tarih: 23.09.2014 12:33:28

Okunma : 484

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır