Cevikce / Haber ayrıntısı

Neden kazanmalarini istiyorum!

1999’dan beri milletvekili adayi olmadim.
 


Sade bir üyesi olarak, CHP’nin basarisi için elimden gelen her çabayi gösterdim. 2010 kurultayinda yeni bir genel baskanla yola devam etmenin heyecanini yasadim. Baskan Kiliçdaroglu’na basari dilemek için gittigim ilk ve son ziyaretimde kendisine sunlari söylemistim: “Benim de politikaya adim attigim 1973 seçimine CHP, yüzüyle, söylemiyle, kasketiyle halkin-iste bizden biri- dedigi Karaoglan Ecevit’in önderliginde girdi. ‘Ak Günlere’ seçim bildirgesi, halka düzen degisikligini müjdeliyordu. 23 yil sonra CHP halkin oyuyla iktidara geldi. Parti artik devletin degil, halkin partisi olmustu. 1977 seçiminde de yüzde 43 oya yükseldi. 1979 petrol kriziyle baslayan düsüs, partinin parçalanmasina varan bir olumsuzluga dönüstü. 30 yil sonra CHP, sizinle bir kez daha kendini bulma firsatini ele geçirdi. Kurultayda yaptiginiz konusmayla halkta büyük bir umut yarattiniz. Bütün dünyada oldugu gibi, Türkiye’nin de karsi karsiya oldugu iç ve dis sorunlari, temelde ekonomik nedenlere dayanir. Bu nedenle, iktidar özlemi içinde olan CHP’nin yeni Genel Baskaninin, daha çok halkin temel sorunu olan as ve is konusuna yogunlasmasi gerekir. Bunu yaparken partinin sosyal demokrat ilke ve amaçlarindan asla sapma göstermemeye özen gösterilmelidir. Bu açidan az da olsa yaninizda, birikimli ve deneyimli bir kadro var. Simdi yeniliginizi firsat bilerek, bazilari ‘eskiler’ suçlamasiyla, bu deneyimlilerle aranizi açmak isteyecekler. Uyarsaniz, parti yine, içe dönük tartismalara sürüklenir”.

Bu görüsmenin ardindan daha bir seçim geçmeden endiselerim gün yüzüne çikti. Ardi ardina yapilan kurultaylar, sik degisen yakin çevre ve sonunda Genel Baskanin yaninda birlikte yola koyuldugu kadrodan kimse kalmadi. Hatta en yakinindakilerden hemen hiç birisinin “CHP kökenli olmadigi” suçlamalari bile yapildi. Partinin sik degisen üst yönetiminde, laik demokratik cumhuriyetin ilkelerinden ödün vermeyi marifet sayan ve sosyal demokrat ilkeleri önemsemeyen, siradan politikacilarin ön almasi, adeta olagan karsilanir oldu.

Bunlari yazmamin nedeni, 7 Haziran seçimi, AKP’nin, laik demokratik cumhuriyeti tasfiye etme yolundan durdurulmasi için son firsattir. Bu firsatin sorumlulugu, tümüyle CHP’nin omuzlarindadir. CHP’nin, 2011 seçiminde aldigi oy oranindan, yüzde 01 bile olsa, asagi düsmesi, asla bagislanamaz. Dolaysiyla, bu seçimde iki baslik çok önemlidir: Seçim bildirgesi: Ülkenin içte ve dista karsi karsiya oldugu devasa sorunlara karsin, bildirgede önceligi ve agirligi, halkin gerçek gündemi “as ve is” sorunlari ve çözüm önerileri almalidir. Ikincisi de, özellikle büyük illerde, CHP’nin bir sosyal demokrat parti olarak özüne ve ilkelerine sahip çiktigini gösterecek adaylarin listelerde seçilebilir siralarda yer alabilmesidir. Ne yazik ki, halen parti üst yönetiminde olanlardan Genel Baskan disinda, önseçime giren bir tek kisi yok. Oysa CHP’nin en deneyimlileri, e. genel baskan Deniz Baykal, e. genel sekreterler Önder Sav ve Adnan Keskin, e. gençlik kollari genel baskani Sabri Ergül ve e. sisli belediye baskani Mustafa Sarigül önseçime girmekteler.

Bu isimlerin hepsi, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerine karsi çikmis, maddi, manevi iskence görmüs ve bütün yasamlarini, laik demokratik cumhuriyetin, kurum ve kurallariyla yasamasina adamislardir. Niçin önseçimi kazanmalarini istedigimi, içlerinden yalnizca biriyle belgelemem yeterli olacaktir; Deniz Baykal’in partinin basinda oldugu 1990’larin ortasinda ortaya çikan Manisa’daki iskence olayi Türkiye’de ve dünyada yillarca gündemde kaldi. Solcu olduklari için körpecik çocuklara polisin yaptigi iskenceleri Izmir Milletvekili Sabri Ergül belgeleriyle gün isigina çikarmis ve en güç kosullarda iskencecilerin üstüne, üstüne gitme yürekliligini göstermistir. Sonuca da ulasmis ve belki de Türkiye’de ilk kez, iskenceden polis mahkûmiyeti saglanmistir.

29 Marttaki önseçimde CHP’nin üye tabani olaganüstü bir sorumlulukla karsi karsiyadir. Verecekleri bir tek oy, ya 8 Haziran sabahi CHP’nin, ülkeyi bir ‘Anonim Sirket’ gibi yönetmek isteyenlere karsi verecegi savasimda, varliklariyla güç katacaklari, ya da siradan bir milletvekilligiyle kalacaklari belirleyecektir. Zaman, yeni bilmediklerimizin degil, eski de olsa güçlü ve yürekli bildiklerimizin zamanidir.

Tarih: 3/22/2015 6:08:46 PM

Okunma : 493

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır