Cevikce / Haber ayrıntısı

Sorumluluk ve yüreklilik zamani

8 Haziran sabahindan beri, dediklerine ve ettiklerine bakilirsa, birbirine güvenmedigi için dört parti de koalisyon konusunda sorumluluk almaktan kaçmaktalar.
 

Aldiklari oyun hesabini hem kendi içlerinde hem de seçmene karsi vermeden ve tasin altina ellerini sokup, sorunlari çözecek yüregi kendilerinde bulamadiklari için ülkeyi, yeniden 7 Haziran öncesi gibi, düzeysiz, çirkin ve hatta tehlikeli bir seçim ortamina sürüklemek üzereler.
Düne kadar en az yanlis yapan tek parti HDP, en çok yanlis yapan da, CHP oldu. Seçim aksamindan beri, dört parti de, bu dagilimdan uzun süreli bir koalisyon çikmayacagi ve erken seçimin kaçinilmaz oldugu varsayimi ile telasa düstüler ve ona göre strateji olusturmaya basladilar. Elbette en çok onun isine geldigi için, Cumhurbaskani da onlar gibi bakti ve simdi de perde arkasindan bütün ustaligiyla oraya götürmeye çalisiyor. Oysa sagduyulu ve sorumlu herkes, bir erken seçimin, ülkeyi yine tek parti, daha dogrusu tek kisi sultasina götürecegini görüyor.
Hala, anayasanin öngördügü bir Cumhurbaskanindan çok, AKP’nin dogal Genel Baskani gibi davranan R.T. Erdogan’in, CHP eski genel baskani Deniz Baykal’i o sabah AK Saray’a niye çagirdigi, artik açikça anlasildi: “Baskanlik hedefine karsi seçim öncesi birlesmis olan muhalefeti dagitmak”. Çünkü daha öncesi bir yana, 2010’daki genel baskan degisikliginden beri görmüstü ki, “CHP içine düstügü iç çekismelerden kurtulup, partinin karsi karsiya kaldigi ülkenin gerçek gündemine sahip çikmayi basaramamaktadir! MHP ise, liderligini yalnizca “Kürt sorununu” yok sayarak sürdürecegine inanmis(!) durumda. HDP de, “baris” sözcügünü sakiz etmis, tek hedefi, Imrali’yi kurtarmak.
Ancak, bu sonuçlarla R.T. Erdogan’in simdilik engellenen, “baskanlik” hirsini, bir daha canlandirmamasi için asil görev ve sorumluluk, CHP Liderliginin elindeydi. Su üç haftadaki anlasilmaz yanlislarina karsin o firsat, hala var denebilir. Yeter ki, içindeki bireysel hesaplari ve kisisel hedefleriyle herkesin ayri telden çaldigi bir dernek görünümünden hizla kurtulsun. Seçmen, sürekli sikâyet eden, elestiren ve fakat sorumluluktan kaçan bir CHP’ye oy vermekten yorgun düstü artik. En “çok yüzde 35” ile yola çikan ama ancak yüzde 25 alabilen bir partinin, sanki onsuz koalisyon olamazmis gibi, onlarca kosul öne sürmesi, sokaktaki sade yurttasa bile inandirici gelmiyor. O, ne istedigini bilmiyor sanilan MHP liderliginin, ilk günden AKP ile sinsi pazarliklar içinde oldugu görüldü artik.
Dedik ki, dört parti de adimlarini bir erken seçim hesabiyla atiyor; Ancak, AKP, daha dogrusu dogal genel baskanlari R.T. Erdogan hariç üçü de, erken seçimin korkusu içindeler. Üstelik o beceriksiz gözüken emanetçi Basbakan, bir erken seçimin sorumlulugunu simdiden muhalefetin, hem de, daha çok CHP’nin üstüne yikmaya çalisiyor.
Okuyan olursa(!) bu yazdiklarima bozulan CHP üst yönetimindeki bazilarina yasadigimiz bir olayi animsatayim: CHP 1974’deki MSP koalisyonunu bozarken o tarihteki Genel Baskanimiz, bir erken seçime gidip daha çok oyla tek basina iktidar olma hesabi içindeydi. Dogrusu, parti tabanindan ve genis bir aydin çevreden de destek bulmustu. Hesaplar tutmadi ve iktidar “Milliyetçi Cephe” partilerinin eline geçti. Bir süre sonra, durum partinin ve ülkenin zararina gittiginde, bir partilimiz “nasil bu yanlisi göremediniz” diye, bana çikisti. “Siz de öyle istediniz” dedigimde, “olabilir, biz sade yurttaslariz, oysa siz, parti yöneticisisiniz, devlet adamisiniz, nerde kaldi farkimiz” demisti.

Tarih: 12.07.2015 08:43:18

Okunma : 490

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır