Yazdırma tarihi : 3/28/2024

Prof. Haluk Ülman’ın Kitabından

Tarih: 2/20/2020 8:34:25 AM


Ekonomik ve sosyal gelişmişlik (kalkınmışlık) sürecindeki ölçütlerin en önemlilerin biri de “okuma-yazma” oranıdır.
 


Yani nitelikli eğitimdir. Bence özellikle sanayileşme evresine girebilmek ve hızla ilerlemek için okumaktan daha önemli olan yazmaktır. Çünkü gelişme (ilerleme), ancak geçmiş (yaşanan) bilgi, deneyim ve değişimin üzerine koymakla mümkündür. Başkalarının (ülkelerin) yaptıklarını-ettiklerini kopyalamakla, kendi ülkenizin yapısına uygun ve yeterli sonuç almanız olası değildir.
Biz Avrupa’da başlayan her alandaki değişimi-gelişimi onlarca yıl sonra, doğrusu cumhuriyetle başlatabildiğimiz için hala kendi alt yapımıza uygun ve geçerli çözümlemeleri yapamıyoruz. Teknik konularda kopyalayarak bir şeyler üretiyoruz ama özellikle sosyal ve kültürel kopyalamayla kendimize uyan metot, süreç, kuram ve kurallara ulaşamıyoruz. Üstelik bu konularda, çağdaşlık ile ilkellik (yerli ve milli adı altında bilim ve gerçek dışılık) ayrışmasıyla halkı gittikçe hızlanan bir ayrışmaya götürüyoruz.
Uygar toplumlarda olduğunun tersine, kuşaklar arası kendi bilgi ve deneyimlerimizi aktarmayı çoğu zaman günah, suç ve yasak saymışız. Tinsel konularda çoğu Arap - tarih, kültür, çevre ve insanla ilgili konularda da Acem kaynaklarına dayalı çoğu farklı ve çelişkili tarihi el yazmalardan ancak dar bir şanslı zevat yaralanabilmiş, Anadolu’da ise bu olanağı bulan sayısı üç haneyi geçmemiş.
Bir şeyi sadece okuyup öğrenmek önemli ama o öğrendiğini ülkenin koşullarına göre özümsemek ve çok daha yaşamsalı, onu gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu hala en üst düzeyden bile anlamış değiliz. Sadece Tanzimat sonrası askerî ve diplomasi konularında sarayın aldığı yenileşme ve gelişme (öğrenim ve eğitim kaynağı yaratma-okuma/yazma-) atılımının, kurtuluş savaşını başaran ve cumhuriyeti kuran kadroları yetiştirdiği gerçeği ile avunuyoruz.
Bunları bilgiçlik taslamak için değil, bizde özellikle ülke yönetiminde üst düzeyde görev yapanların, yaşadığı, bildiği ve gördüğü olaylarla ilgili bilgisini, deneyimini, değerlendirmesini ve yorumunu gelecek kuşaklara aktarma konusunda çok ciddi bir tembellik ve eksiklik olduğunun altını çizmek istiyorum. Her alan için önemli ama bence ekonomik, diplomatik, askeri ve politik konularda karar ve uygulamanın başında ve etkin konumda olan kişilerin bıraktığı kaynak kitap, derleme, dosya ve hatta yazı kıtlığının önemini bilim çevrelerimiz bile yeterince kavramış değil. Kendi toplumsal yapımızla ilgili durum ve olacakları dış kaynak yöntem ve araştırması ile yorumlamaya çalışıyoruz.
Ne yazık ki, bunları bu gün yazmamın belki de hiçbir anlamı yok artık. Çünkü 2003’ten bu yanı her alanda ülkeye hâkim olan tek adam zihniyetinin kendinden önceki, özellikle cumhuriyetin okuma-yazma birikimine bırakın ihtiyacını, inancını tersine inançsızlığı ve inkârı var.
“Şam’ı fetih” naralarının atıldığı şu günlerde, yine de belki yanındakiler okursa diye, yakın zamanda sonsuzluğa uğurladığımız çok değerli siyaset ustam ve diploması hocası Prof. Haluk Ülman’ın bir kitabından alıntıyla yazımı bağlamak istiyorum, “1- Dış politikada duygusal düşüncenin, beklentinin ve karaların yeri yoktur. 2- Bulunduğunuz zaman dilimi içindeki güçlü ülkelerin çıkarlarını, kendi çıkarlarınızla çatıştırmamanın yolunu bulacaksınız”.





Haber NO: 1219

Kategori: NTVMSNBC